in

ÖzelHayatınGizsizliği/İyimserOlmayanUmut/KötülüğünSıradanlığı

Yirmi birden çok daha fazla kez yüzyıldır

Sömrülen ademin ruhu;

Yüzündeki yarım nokta ve

Çukuruna doğduğu modernite

hızlı basılan kırışık notalar

dik otururken metal ipler tam karşımda

Görememek onu; cümlelerce susamamak

Işıklar altında nefes saçma içgüdüsü…

Ezber edersin denizin saçını

İçine yekahenk bir tarih oturur

Üç kuruşluk kürelerde kar küresin gelir

Hüzzamlı seslerse kulağının gülünü kanatır

Kolonya utançtan buharlaşamaz bile

Biz, gutluluktan bozma halimizle bekletiriz kapı eşiklerini.

Sıra yalnız ve iyeliksiz ölümlere verilmiştir ki

Sen ağlamazsın elbet antigone ağlar.

Siham’ı kazayı gören Ra’lar

Bize çay içmeye bile gelmezler.

Mücadelesiz kavga olmaz deme uğruna ilerde

Biz her defasında cümlelerce susarız.

Solup giden saatlerime hiçlik bir kelebek sığdırsam

Üç vakit kadar yalan

Saraylar kadar özgüvensiz, yersiz, yüzsüz

Tektonik nefesler alan dünyanın öbür ucunda…

Çimen tanık olsa bir demlik çaya

Ay o gün işgüzarlık yapıverip de

sırtımdan doğsa.

Ne düşünüyorsun ?

1 puan
Artı oy Eksi oy

- sernesto0

hem gece hem gündüz rüyacısı, ideolojiler kadar gerçek, maskeler kadar geçici

Bir cevap yazın

Kadıköy Kadar

Derin Rüya