Suretini bir kere çevirsen bana, harabeye dönmüş yüreğimdeki yıkımlar son bulur. Acıya kucak açmış bu yürek huzur köşesi olur. Sensizliğin eşiğinde ve bir o kadar da senle dolan ruhum gün yüzü görür. Yokluğunun verdiği acıyla bülbül olmuşum etrafında pervane…
Gözyaşlarımla yıkadığım geceler, senin yokluğunda ruhuma işlenmiş acıyla yazdığım onlarca şiir varken; susmak, çöllerde susuz kalmak gibi bir şey. Bunları içime sığdırmak bir hayli zorken merhamet et, yaşama tekrar kucak açayım.
Mecalim yok ki yürümeye bu hayat yolculuğunda, samimiyetsiz suretlerde, yalandan gülüşlere tahammülüm yok ki artık. Bitirdim bütün yalandan arkadaşlıklarımı, bir bir kopardım bağlarımı. Seni de çıkarmak istedim kendi ütopyamdan. Asla! Yalan olduğun için değil acı olduğun için. Güçsüz omuzlarımda taşıyamayacağım kadar ağır olan bu hasretin, sırtımı kamburlaştırmışken. Ruhuma akın eden yokluğunun dayanılmaz sancısı, benliğimi ele geçirmişken. Yorgun omuzlarım dayanamaz ki!
Vazgeçmek ne kadar zordur yalnız bu işe cesaret gösteren o acı dolu yürekler bilir. Hülyaların süslemişken ütopyamı, vazgeçmek hayli zorken, yokluğunun eşiğinde kalakaldım.