Malta adasında yaşayan, varlıklı bir aileden gelen Amadeo Preziosi hukuk eğitimi alsa da onun tutkusu başkadır. Çocukluğundan beri resme meraklıdır o.
Hukuk eğitiminin yanı sıra Paris’de École des Beaux-Arts‘de resim eğitimi alır. Eğitimini bitirdikten sonra ailesinin yanına dönse de pek mutlu olamaz orada. Malta’yı sanat için pek uygun görmez ve babası onun sanatçı olmasına karşıdır ve hatta yeteneği olmadığını söyler.
Dönemin Avrupalı sanatçılarının doğuya yönelmesiyle kendisi de İstanbula gelir. Ancak onun bir farkı vardır; iki seneliğine gelmiş olduğu bu şehre hayran olan Preziosi hayatının geri kalanını da burada geçirecektir.
İstanbullu Yunan bir kadınla evlenir ve 4 çocuğu olur.
İstanbul’u ziyaret eden turistler sık sık atölyesini ziyaret eder ve ülkelerine Preeziosi’nin tablolarını götürürdü. Ziyaretçilerinin arasında sonrasında İngiltere Kralı olacak olan Galler Prensi Edward VII da vardır. Bir kaç sulu boya tablosunu yanında götürmüştür. Romanya Prensi I. Carol da bir kaç tablosunu aldıktan sonra Preeziosi’yi ülkesine resim yapması için davet eder. Bir süre Romanyada kalıp prens için resimler yaptıktan sonra aşık olduğu İstanbul’a döner.
(Prens Carol’ın Pasarea Manastırı ziyareti)
İstanbul’a döndükten sonra resme devam eder. Yeşilköy’de ava çıktığı zaman yanlışlıkla tüfekle kendini yaralar ve hayatını kaybeder. Yeşilköy’de Katolik Mezarlığına defnedilir.
Resimleri sayesinde dönemin İstanbul’una dair fikir edinebiliyoruz.
Kayıklar, şehrin doğal ve güzel hali insanda gerçekten merak uyandırıyor.
Yurtdışındaki sergilerde eserleri Preziosi’nin Türk/Osmanlı kimliğiyle sergilenir. Ne de olsa kendisi ev olarak bu toprakları bellemiştir 🙂
Bize o dönemi görebilme şansını yaşattığın için teşekkürler Amadeo Preziosi.