aranızda opeth dinleyen var mı? varsa bu abilere alışmanız ziyadesiyle kolay olacak. 2010 yılında isveç’te kurulan bu progresif-metal grubunun dinleyici kitlesi maalesef oldukça az. gerçi bu “bilinmemezlik, meşhur olunmayış” hallerinden pek memnun görünüyorlar.
grup üyelerini kısaca tanıtayım size:
grubun vokalistliğini kuruculardan joel ekelöf, davulculuğunu martin lopez (ki bu arkadaş, yazının hemen başında belirtmiş bulunduğum opeth’in eski davulcusu.), bassistliğini steve digiorgio (ki bu arkadaşın da oldukça meşhur projelerde imzası var.), gitaristliğini ise joakim platbarzdis yapmakta.
bu beyefendilerin ilk albümü 2012’de çıktı fakat biz şimdi onunla ilgilenmiyoruz. incelemesinde bulunacağımız albüm 2014 çıkışlı “tellurian”. dilimizdeki karşılığı dünyevi olan bu albüm, türünden de ötürü tencere-kapak olmuş diyebiliriz.
albümün kapağı, parçaları dinlemeye başlamadan evvel dikkat çekiyor zaten, insancık ziyafeti çeken bir gergedan bulunmakta. albümü keşfetmemde büyük rol oynamıştı kapak ve eminim bu keşfi yapan büyük çoğunlukta benimle aynı durumdadır.
artık yavaştan derinlere inelim. müzik türleri hakkında az buçuk bilgisi olan bir insan bu albümden duyduğu ilk parçadan türünün progresif olduğunu anlayacaktır. şarkılardaki derin duygular ve bu duyguların bir anda değişmeleri, şarkının hüzünlenip – atağa geçmesi, durulup yeniden hiddetlenmesi oldukça iyi işlenmiş. takip etmekte güçlük çekmiyorsunuz yani. fakat bu bahsettiğim derin duygu muhabbeti anormal, olmaması gereken derecede başarılı çünkü sizi istediği şekle sokabiliyor. mutlu şekilde açtığınız vakitte sinirli yahut melankolik vaziyette ayırlıyorsunuz tellurian’dan, albümü kapatmadan hemen önce dinlediğiniz şarkıya bağlı o.
gitarın tonu, bassın küçük tatlı oyunları (ki bu güruhun en önemli anahtarı bence bass), baterinin duyulabilen tecrübesi ve joel abinin parlak sesi sizi dünyanın en ücra köşelerine götürüyor.
albümdeki en beğendiğim şarkılar ise “void”, hemen ardından “koniskas” ve “pluton”. özellikle void’in son dakikaları apayrı bir dünya. soen’i dinleyin – dinletin efendim. güzel müzik yapıyorlar.