in

Yolculuk

Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir..

Bugünlerde bu söz üzerine ümit besliyorum galiba. Uzun süredir içinde bulunduğum boşluğu ve sıkıcılığı, amaçsızlığı bu sözde söyleneni yaparak aşabileceğimi düşünüyorum. Tabi bu söz aklımdayken 1-2 küçük yolculuk yaptım ve bir hikaye başlatamadım. Bunlardan sonra aklıma yolculuk nasıl olmalıdır diye düşünmeye başladım. Tolstoy’un bahsettiği yolculuk nasıl bir yolculuk? Bir diyar belirleyip oraya gidip onu beklemeli miyim yoksa onun uzaklarda bilinmeyen bir diyarda olduğunu düşünüp gelişigüzel gitmeli, belirsiz bir serüvene atılmalı ve onu bulmayı mı umut etmeliyim. Nasıl bir yolculuk yapmalıyım ki hikayem yada hikayelerim başlasın. Son okuduğum kitaptaki gibi bu arayışım sırasında aradığım da kendini aradığımı sezinleyip bana doğru bir yolculuğa mı çıkar dersin? Belki de Tolstoy’un sözündeki iki olasılık aynı anda gerçekleşir. Benim başka diyarlardaki yolculuğum esnasında arayışım o diyara gelir. Başka yol var mı bilmiyorum. Sonsuz bir çukurda sürekli düşüyorum ve düşünüyorum. Bu dünyadaki yaşamımın amacını bulmaya çalışıyorum. Bir yolculuğun bunu çözeceğini ümit ediyorum.

Blog Adresim

Ne düşünüyorsun ?

6 puan
Artı oy Eksi oy

Bir cevap yazın

Satıcı – Bir Yönetmene Güzelleme

Dayatılmış Mutluluk