Hayatta ne istediğimizden haberdar değiliz. Sürekli bir şeyler istiyoruz ama gerçekten ihtiyacımız olan şeye çok uzağız. O şeyin bir telefon, son model bir bilgisayar, elektrikli ev aletleri ya da yeni bir koltuk takımı olduğunu düşünüyoruz. Yanılıyoruz ve yanıldığımızı anlamadan ömrümüzü tüketiyoruz.
Bize verilen ömür ne kadar ? 70 yıl, 10 yıl belki de bir dakika. Kaç dakikamız ne kadar zamanımız kaldı haberdar mıyız ? Hayır, değiliz.
Bakın size bir fotoğraf göstermek istiyorum.
Bu çocuğa iyi bakın. Bu çocuk yoklukta, telefonsuz, sosyal medyasız, yalansız, kişiliğini kaybetmeden, marka laptoplar olmadan, kırk çeşit kıyafet olmadan da yaşanılabileceğini gösteriyor bana. Onda var bende yok denilerek eve eklenen her şeye aslında ihtiyacımız olmadığını hatırlatıyor. Evet onlarla aynı şartlarda değiliz, “Onlarda yoksa bizde de mi olmasın, öyle mi yaşayalım, varlık içinde yokluk mu yani ?” diyebilirsiniz. Haklısınız da. Aç kalın demiyorum, sokaklarda kalın demiyorum ya da akbabalar başınızda ölümünüzü beklesin de demiyorum. Demek istediğim şu ki dünyadan haberdar olun. Kim, hangi restoranda, kimle, ne yemiş bununla ilgilenmek yerine bu çocuklarla ilgilenin diyorum.
Bencil olmayın. Bu örneklere nasıl kayıtsız kalıyoruz, önümüzde ki suçlara nasıl sessiz çığlıklarla karşılık veriyoruz ? Çünkü sistemsizlik. Çoğu insan bizi bu hale getirenin sistem olduğunu düşünür. Ben bir sistemin olduğunu düşünmüyorum. Eğitim sistemi yok, adalet, güvenlik, sosyal hizmetler her şey eksik. Sadece Türkiye’de de değil. Dünya’nın her yerinde bu böyle. Sistemsizlik içinde boğulduk, batıyoruz ve elini kimse uzatmıyor. İşte bazı insanlarda kurumlar, kuruluşlar, dernekler, vakıflarda kendi sistemlerini kurmaya çalışıyorlar. Etrafı izliyor, bu çocuklar ve bunlar gibi bir çok insana, hayvana ve doğaya yardımı hedefliyorlar. Bakmakla görmenin arasındaki farkı insanlara anlatmaya çalışıyorlar.
Sistemsizliğe boyun etmeyin. Kendi sisteminizi yaratın. Merhametle ve özgürlükle kalın…