in ,

Plağımdaki Öyküler

Çöpçü Ali

“Günaydın Ali ağabey!” Sabahları uyanınca sokaklarda aheste aheste süpüren Ali abiyi görürdüm.Sokağı baştan sona temizler üstüne yaşlı Hafize nineye ekmek alır sonra diğer mahallelere giderdi.Kırklı yaşlarının sonuna gelmiş,üç beş saç teli olan Ali abi.

Şimdi hatırlarım da o zamanlar şimdiki gibi makinalar yok idi.Çöpçü Ali benim dediğime göre Ali abi elinde çalıdan çırpıdan oluşmuş süpürgeyle bir o yana bir bu yana giderdi.Kumaş,eski püskü pantolonun üstüne beyaz süveter giyer üzerine de dedemlerim zamanında verdikleri kolları yamalı ceketi giyerdi.Arkası yırtık şapkasını takar,yaşlı görünce hürmet etmek için şapkasını göğsüne koyar başıyla selam verirdi.

Hangi sabah görsem pala bıyıklarının altından gülümser “Napayım be dünyanın çöpünü temizliyoruz” derdi.Bunu öyle istemez gibi değil de sanki tüm dünyayı temizleyerek kahraman olmuş gibi derdi.Bazen de sigarayla görürdüm.Aşağı sokaktaki bakkaldan kaçak sigara alır veyahut Necip amcadan birkaç hurda karşılığı tütün alır onu sarardı.Öğlene kadar ortalığı bitirir sonra başka işler peşinde koşar gece ise Ayşe teyzlerin ahırdan bozma küçük evde kalırdı.

Ben Ali abiyi kendimi bildim bileli sokakta işine gücüne kaptırmış olarak gördüğüm ve sabahın çok erken saatlerinde kapımızda olduğu için geceleri uyumaz sanırdım küçükken.Sonraları aklım ermeye başlayınca anneme babama sordum uyuyup uyumadığını.Babam hiç istifini bozmazsa da annem öyle olur mu erken uyanıyor gibisinden konuşurdu.Daha sonraları Ali abinin neden hiç yanında kimseler olmadığını araştırdım durdum.Hiçbir şey bulmadım ta ki babam ve Necip amca üst mahalledeki açık hava sinemasına gitmeden önce evimizde laflarken Ali abinin daha çocukken dedemler tarafından himaye edildiğini işitene kadar.Tabi asıl olayı ondokuzlu yaşlara geldiğimde Ali abi ile rakı masasında,yaklaşık sabah dörde doğru kinuşurken anlamıştım.Ali abiye “Abi sen kimsin be?” demiştim onun her sabahki ‘be’ sözüne atıfta bulunarak.O ise içkiden kafayı bulmuş olmasına rağmen her şeyi ayrıntısı ile anlatmıştı.

Burdan sonrası için müzik önerisi: Melihat Gülses-Boş Çerçeve

“Ah ah…Benim öyle güzel hayatım yok be oğlum.Küçüklüğüm öyle kerane kapısında annemi beklemekle geçti.Babamsa…” Sigarasını yakıp bıyıklarını eliyle tarayarak sahile bakmaya başladı.Sigarası cama hafif hafif vurup soğuk kış gecesinde camları buğulandırırken ben de gözlerine odaklanmış anlatmasını bekliyordum.Sigarası bitince de dili tekrar çözülüverdi.Yarı ağlamaklı yarı öfkeyle anlattı.

“Biz Yalovalıyız evlat.Bizim oralar ufacıktır,herkes biribirini tanır sayar sever.Hele bizim köy Yalovanın en güzel köyüymüş zamanında.Bir iki kez annem söylemişti.Onun dediğiynen bilirim.Yoksa hiç gitmedim.O zamanlar yani ben daha yokken babam anneme sevdalanmış ama babam da içkici ayyaşın teki.Dedem ise ben ayyaşa kız vermem diye inat edince -ki annem de istemezmiş,-annem narin,safça hatta onaltı yaşlarında bir kız-babam annem tarlada ekin biçerken annemi kaçırmış.Kaçırdığı yer de İstanbul.Tabi babam ayyaş yine…Neyse sonra annem de dayak yiye yiye karısı olmuş babamın.Sonra da annem gebe kalıp babama deyince de babam delirmiş,annemin başına silahı dayamış.Babam beni istememiş be oğlum.” Hiç unutmam tam bu sözleri derken gözünün yaşını silip cebindeki paketten bir sigara daha yaktı.İçini dökmek istediğinden de devam etti.”Anam durur mu olmaz diye uğraşsa da babam dövmüş,sövmüş ama yine de anamı kararından durduramamış.Babam bir gün anamı hekime götürmüş beni alması için.Hekim de iyi adammış anamın yaşlı gözlerini görünce “Çocuktan kurtuldun.” deyivermiş babama.O gün babam yine mutluluktan çarşıya inip saksı saksı gül almış,eve getirip onları da bir güzel pencereye dizmiş.Anam gelince de “Bak sana gül bahçesi aldım,çocuk yerine şu güllere bak,yetiştir” deyivermiş.Babam beni iki demet güle hiç etmiş.Sonra o günün gecesi anam kararını vermiş gece herkesler uyiduğunda yüklükten koca yastıkları çıkarıp babamı boğmuş,benim için.”Biraz daha durup nefes aldıktan sonra Ali abi gözlerini ıslatan yaşları sildi.

“Sonrası anam bir kadınla tanışmış.O kadın bana ve anneme bakmış,destek olmuş.Sonraysa o kadının meğer başka işlerde olduğunu öğrenince anam desteğini kesmesini istese de üç kuruş paramız olmayınca o kadınla işe başlamış.Beni de kerane köşelerinde büyüttü.Her gün farklı farklı adamlar gelir…Sonra aklım erip de neyin ne olduğunu bilince kaçtım anamdan.Babamın öldüğü o eski eve gidip pencerden içeri bakarım mutlu olduğumuz hayaller kurardım.Annem sofra kuruyor,hiç görmediğim babam da bana sinirli ama yine de o yemeği bizimle yiyor…Hatta babamın anama aldığı,benim yerime olan güllere bakardım.Bazen o güllere gözlerim takılı kalırdı.Yazın mavi tüylü bülbüller güllere yanaşır öter dururdu.Hani ben de o zamanlar kuşlara meraklı olunca orada hayallerime seslerini iliştirir sonra babamı anamı düşünürdüm.Kimi zaman evdekiler beni kovalasa da uzunca süre gittim.

Sonra isr caddelerde su,peçete sattım,dilendim.Allah vere o dilendiren adamların elinden paçayı yırttım.Az dayak yemedim,az düşmedim oğlum.Özüm hakka doğruyumuş ki deden buldu çıkardı beni o pislikten.Bana belediyede iş verdi.Ayşe teyze ev verdi,aş verdi.Üç veya beş yıl sonra da bu illet hastalık peydah oldu.Ciğerlerimi ele geçiriverdi.Hani öyle hiç bitmeyecek öksürük değil de ara ara tekleyen araba motoru gibi çekiyorum nefesi.Onca şey yaşamadım belki,hatta sükredecek halimiz de var amma ve lakin hala içim içimi kemirir be oğulan!”

Yavaştan sahildeki gemileri,kayıkları aydınlata güneşe bakarak iç çekti.Bilmem ne kadar bekledim,sonraysa benim sormamı beklmeden tekrar devam etti.Zaten ben de soramazdım öylece.

“Hepsini geçtim.Anamın o kadınlardan olmasını,üç kuruş için sefil olmamı,iki göz odalı ahırı,hastalığımı geçtim de kaba saba,insanlıktam nasip almayan babamın beni istememesi gururuma dokunuyor be.Hani sevmese anlarım.Kimi babalar sevmem deyip de içinden sever de benim ki hiç var etmemiş be oğlan!Beni kıytırık iki güle saymış.” Sonrasıysa Ali abi hüngür hüngür ağlayıverdi.Koca adam gözümün önünde gözlerini sile sile ağladı.Mekandan kalkıp koluna girdiğimde gülümseyerek bana şu dediğini hiç unutmam “Öyle sevgiyi,aşkı ağızlarında laf edenlere burun kıvırma oğul.Bu hayatta ailen olmazsa sevgi lügatından düşer oğlan!”

Tekrar ağlayacağını görünce aklıma o an gelen soruyu sordum.

“Peki abi o penceredeki güllere ne oldu?” Ali abi kolumdan çıkıp şapkasını yere attı.Kafasında duran üç beş tel saçı da eliyle kopardı.Gözleri yaşlı sesi ağlamaklı “O güller soldu be oğlan!” deyivermişti.

RSG

Ne düşünüyorsun ?

1 puan
Artı oy Eksi oy

Bir cevap yazın

Geçmişe Cevher Kala

Çığlık