in ,

Eylül Gecesi Mektupları

Hatıraların insanı uyutmamak üzerine kurulu tekdüze ve acımasız bir yoğunluğu var. Seni ve tüm o anları geri getiremedikçe geceyle barışıyorum. Ay ışığı gözlerin gibi güzel, parlak… Gizli bir hüznü ve yorgunluğu var hep.

Göğe bakmak yüzünü görmekle eşdeğer sen yokken. Gökyüzüne olan aşkım ve merhametimin başka hiçbir açıklaması yok. Bizi mümkün kılan tek yer orası.

Hep böyle uçuk kaçık hayallerim vardı zaten benim. Bulutlarda uyumak, gökyüzünde yaşamak için dua ederdim. Tek kahramanı benden ibaret olan, yazılmaya, okunmaya ve hatta laf arasında konuşulmaya değmeyecek gözüyle baktığım cinli perili yalanlardı hepsi.

Ama sonra sen geldin. Hem geçmişteki masallarıma sarıldın hem bize yepyeni bir düşler ülkesi yarattın. Yalansız, riyasız, her şeyden uzak… Oradayken kimse dünyadaki gibi olamazdı. Dünyevi ruhların sığınamayacağı güzellikte inşa edilmişti.

Uyanmaya, uyandırmaya kıyamadım. Her gece dünyaya döndük, gerçeğimizle baş başa kaldık. Mecburiyetlerimizi, insan oluşumuzu, altından kalkmaya çalıştığımız yükleri göz ardı edip yine birbirimize döndük.

Ben her gece bu masala inanarak uyudum. Sığındığım, utanmadan, çekinmeden arkasına saklandığım, kendim olarak gelebildiğim tek yer sendin. Kurduğun ütopyanın her köşesinde senin izlerin, senin sesin vardı.

Ben hala bu masala güzel gözlerine ve senin hatrına inanarak tutunuyorum. Bir gün tamamen eskiye, kendimize ve hayatlarımıza dönecek olursak içimde kalacak bu enkazdan bir tek seni kurtarmak için uğraşacağım. Yıkıntılara ve yalnızlığa alışığım, sen iyi olduktan sonra bir kere daha alışırım.

5 Eylül 2018

Çarşamba, 22.45

Ne düşünüyorsun ?

1 puan
Artı oy Eksi oy

Bir cevap yazın

İçimdeki izlerin derin

İçinde Yeri Ayrılmış Özel Boşluk