Duygularımı saklamayı oldum olası sevmem. Ne bileyim sanki içimde durdukça daha da yakar beni, kavurur içimi.
Tutamam elimde mutluluğumu güvercin olur uçar, konar göz bebeklerimin tam ortasına, kanat çırpar, parlar kanatlarının uçları.
Yükümü yüklenirim deve gibi, sırtımdadır hüznüm. Öyle içime atamam, litrelerce su biriktirir gibi. Patlarım hemen. İçimde biriktiremediklerim şelale olur akar gözlerimden.
Kinim yoktur ama öfkem çoktur kötülüğe. Kin çürütür insanı diye bilirim. Haksızlığa direnirim. Dişlerimi kenetlerim güçlünün karşısında dururum. Güçsüze duvar örerim, korurum.
Etten kemikten değil histen hissetmekten ibaretim. Hissetmediğim yerde duramam, kalbim iki iri avucun içinde sıkılır kevgirden geçer adeta.
”Yazmasam deli olacaktım.” diyen Sait Faik değilim belki ama ben de ”Hissettiğimi yazmasam var olmayacaktım.” Yazmak ve hissetmek böyle tutkudur bende. Kuklayı nasıl ipleri ayakta tutarsa beni de gezmek,yazmak ve hissetmek ayakta tutar.