Bugün ki yazım da erkeğin toplumda “olması” gereken yerden ve olduğu yerden bahsetmek istedim.
Türkiye ataerkil yetişen bir toplum. Küçüklükten itibaren kızların arka plana itilip erkeklerin her türlü duygusunu baskın olarak yaşamasını sağlamış bir toplum. Aynı anda doğan biri erkek diğeri kız ikiz kardeşler üzerinden bunu anlatmaya çalışayım. Küçük kız yeni doğduğunda altı, aile bireylerinin olmadığı bir mekanda temizlenir-kontrol edilir; erkek bebek ise erkek olduğu için altı ulu orta her yerde temizlenir. Kız çocuk 3-4 yaşlarına geldiğinde bacaklarını kapatarak oturması gerektiğinin, erkek gibi(!) oturmasının yanlış olduğu anlatılır, erkek bebek 3-4 yaşına geldiğinde eğer ağlarsa karı gibi(!) ağlamaması gerektiği onun erkek olduğu söylenir. Kız 5-6 yaşındayken annesine yardım etmek için zorlanır erkek ise evde yatıp ailesi tarafından ona kabul ettirilen erkekliğini yaşar. Kız 10 yaşlarına geldiğinde bazen evlendirilmeye kalkar, bazen okutulmaz, bazen evde annesinin sözünü dinlemedi diye dövülür, erkek 10 yaşına geldiğinde ise şatafatlı bir sünnet düğünü ile adam olduğu günü kutlarlar. Kadın 18 yaşına geldiğinde evlidir, çocuk yapmıştır ve evde oturup eşinden dayak yiyerek çocuklarına bakar. Erkek 18 yaşındayken ise istediği kadınla beraber olup bunu ulu orta anlatmaktan çekinmez.
Size küçük bir aile tablosu yarattım. Tabiki Türkiye de herkes böyle yetişmiyor. Ama böyle yetişenler az değil. Benim annem 16 yaşında evlenmiş ve 18 yaşında anne olmuş. Böyle örnekler hayatımızın her yerinde.
Böyle yetişen toplumdaki erkeklerin tacizlere karışmasına çok şaşırmıyorum. Çünkü aileden gelen bir pipi üstünlüğü(!) onların beynine yerleşmiş, yıllarca empoza edilmiş. Kadınlardan çok farklı oldukları onlara düşündürülmüş. Kadınlardan üstün olduklarını düşünmelerini istemişler. Duygusallığı kadınlara has bir şey haline getirmişler bir de üstüne erkek adam ağlamaz diye söz ortaya atmışlar. Pembe rengi kadın rengi olarak gösterip pembe giyen erkeklere top, ibne gözüyle bakmışlar. Vücut temizliğini kadınlara özel bir şey olarak düşünmüşler yıllarca erkeklerin bakımsız olanını kabullenmişler. Erkeklere baskı çok fazla. Onları “erkek gibi” kalıbına sokan insanlar daha da fazla.
Kadına şiddet olduğu gibi erkeğe şiddette hayli fazla Türkiye’de. Bacaklarını aldı diye, pembe giydi diye, yanındaki arkadaşının koluna girdi diye, cinsel tercihi farklı diye ya da aile içinde katledilen onlarca yüzlerce erkek var. Bu durumu da size sayısal veri ile göstereyim.
“Edinilen bilgiye göre, 2012’den 2013’ün sonuna kadar 249 kadın, 117 erkek aile içi şiddet kurbanı oldu.”
Yukarı da ki veriler Anadolu Ajansının 2013 yılında yapmış olduğu bir araştırma sonucudur. Aynı yazının devamında erkeklerin sığınma taleperinden de bahsediyor okumak isterseniz linki bırakıyorum.
Erkeğin erkeğe, ailenin erkeğe ve toplumun erkeğe uyguladığı baskı erkeği olmadığı biri haline getiriyor. Bu baskının ortadan kalkması gerekiyor ki hem kadına hem de erkeğe şiddet son bulsun.
https://www.aa.com.tr/tr/yasam/aile-ici-siddete-36-erkek-kurban/129216