Ağır adımlarla ilerliyorum caddelerde. Sonbahar yağmurunda terkedilmiş bir köpek kadar yalnızım ve kırık kalbim.. Bakışları çarpıyor üzerime insanların. Soğuk, donuk, keskin.. Bakıyorlar, görüyorlar, duruyorlar, geçiyorlar.. Zaten insanlar, bakarlar, görürler, dururlar ve geçerler. İnsanlar, kusursuz Tanrı’nın tek günahı, kaybetmenin gizli öznesi..
21. yüzyılın ortasında ben, Marmara’nın orta yerinden bir taksinin içinde ilerliyorum Karaköy’e. Mesihim ben. Evet, 21. yüzyılın Musa’sıyım. Musa nasıl yardıysa Kızıldeniz’i orta yerinden, ben de Marmara’yı ikiye bölüyorum bir taksinin içinden. O zamanlar nasıl inanmadılarsa Musa’ya, bana da öyle inanmıyorlar. İnkar et dinini. Yarattığı için bağışla Tanrı’nı. Günahların için annen yerine de ağla. Durup bir sigara yak, düşünüp bir sigara daha.. Pencereden izle yağmuru ve sil yüzündeki ıslaklığı. Yağmur değil sildiğin, sende biliyorsun bunu, benim bildiğim kadar. Dur, ağlama. İnkar et acını. Sen Tanrı’nın ilk günahısın. O yüzden asla terk etmez seni. Senin Tanrı’n korkak, benimki de öyle. Herkesin Tanrı’sı korkaktır biraz. Karşına çıkmayıp kitaplar gönderdiği için. Yanlış anlama, ona karşı değilim, bu bir savaş değil, bu bir kabulleniş. Bu korkakça bir kabulleniş.
İnsan da korkak, Tanrı’dan daha fazla. Gerçek ya da değil. Doğru ya da yanlış. Bu bir son değil ki, farketmez. Farkeder mi? Farkeder, keşke farklı olsaydı. Kitapları değil, şiirleri dilerdim. Emirler değil, zarif kelimeler içinde kaybolmayı isterdim. Oysa ben hiç şiir yazan Tanrı görmedim. Ben, ben hiç Tanrı’da görmedim.
Bir geceliğine Onun yerinde olsaydım, cehennemi yaratmazdım, şiirlerimde yalnız cennetten bahsederdim. Güzel hikayeler anlatırdım, Adem nasıl yediyse yasak elmayı, İsa nasıl doğduysa Meryem’in rahminden ve ben nasıl bir araya getirdiysem bunca kelimeyi öyle şaşılası, öyle zor inanması..
Kim kimin Tanrı’sı? Kim kimin günahı? Ben? Ben bilmem. Yazarım yalnız ve yazmak.. Bazen kutsal kitaplar yazmak yasaklardan, bazen günlükler tutmak acıtan hatıralardan. Şiir, sokak, şarap. O şarap içmiyor olmalı. Eğer içseydi, yasaklamazdı. O eski bir suçlu olmalı, pişman. O, Tanrı kimin oğlu? Tanrı’nın babası yok. Benim de babam yok. Ben Tanrı mıyım?