Adada bir evimiz olsa
Martılar uçsa çatıların üzerinden akşamüstleri
Yokuş yukarı çıkan kırk yıllık adalılarla rastlaşıp
Bir iki kelam etsek de atsak üzerimizden şehirliliğin kabalığını
Evleri yanmış belki altmış yıllık çift, seksenlik ihtiyarlarla oturup dertlerini dinlesek
Sonra inip yine deniz seviyesine, bisiklete binmiş çocuklara bakıp gençlik bulsak yıllandıkça
Adada bir evimiz olsa
Balkonlardan gelen çatal kaşık sesleri bizim balkonumuzdan yayılsa akşamüzeri
Yemekten sonra çay bardaklarını kaldırsak şehirdekilere doğru
Eminönü’nü, Beyoğlu’nu ansak ama korna seslerini, kalabalığını özlemesek
Her evin duvarlarını örten pembe çiçekler unuttursa gözlerimize yıllar yılı yığılan duvarları
Balkon diyordum en son
Defterimi açıp yazmaya başlasam o çok istediğim öyküleri balkonda
Geceye doğru