Hayattan kendimi soyutlayıp kendi köşeme çekilmeyi severdim,herzaman ki gibi yine insanları dışardan izlerken,olayları kavramaya çalışıyordum ki, arkadan gelen şişenin kafama çarpıp beynimdeki her hücrenin çorba olmasıyla bu son buldu.Evet yine bizimkiler basket atmaya çalışıyorlardı ama pencereden.Anlamaksızın onlara bakıyordum,birden sınıfta yakın olduğum tek arkadaşımın”Kankaa ne olmuş duydun muu?” Demesiyle düşüncelere yine dalamadım. O günlerde matia daha ortada yoktu bu yüzden yalnızdım. Eylül hiddetlenerek birşeyler anlatıyordu,yine biri birine girmiş olması gerek ki bu kadar heycanlı anlatıyordu fakat o sırada ben sırayı karalamakla meşguldüm,dinlemek istemiyordum.Sadece bir boşluğun içerisinde kaybolup tanrının hayatımı sonlandırana kadar bedenimin içerisinde hapsolmak istiyordum,tek istediğim buydu.Yaşıtlarıma göz gezdirdiğimde,birbirleri arasında ego savaşlarına girmekle meşgüllerdi ama bilmiyorlardı ki, hayat diye soyutlandırılan kavramda tek ölümsüz olan düşüncelerdir.Böyle düşündüğümden ötürü “Diğer kızlar” bana biraz ters düşüyorlardı.
- Heyy! Efulim ! Yine ne düşünüyorsun pamuk suratlım?
- Hiç aynı şeyler tulumba tatlım.
- Kanka F’lere yeni bir çocuk gelmiş herkes onu konuşuyor.
- Aman kanka boşver şimdi onun peşinden koşuyolar ya götünü kaldırmışlardır.
- Eylül ile çok benziyorduk huylarımız,sevdiğimiz şeyler,sevmediğimiz yemeklere kadar ama şu sıralar onu çok boşluyordum,kafam dağınıktı,anlayışlı bir insan olduğu için çok üstüme gelmiyordu.
- ✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨
- Kaldırımların ıslaklığı ruhumu sızlatıyorken bir yandan çiçeklerin fısıltılarını duymak zor olmuyordu.Yağmurlu günleri pek sevmezdim.Küçüklükten gelen bir takıntı sebebiyle Gök gürlediğinde gökyüzünün ardında bir yaratığın yıldızları yediği için yıldızların bağırdığını sanardım.
- Ani ve tok bir sesle irkildim,sesin geldiği tarafa yönelirken tanıdık bir yüz olduğuna kaanât getirdim.Kardan beyaz teniyle gözlerindeki soğukluk tamamlıyordu herşeyi,mucizenin ele alınması gereken herşeyi.
- Efulim?
- Gözlerimi bal köpüğü gözlerine iliştirdiğimde dünyanın ritmi değişmişti sanki.
- Efendim alaz?
- Benimle bu uzun yolu eşlik etmek istermiydiniz hanımefendi diyerek dudak kenarlarındaki uzunca çizgileri