in

Zaman Suçsuz

Geçmişe özlem duymamız, geçmişin gerçekten çok mu iyi olmasından yoksa bugünün çok mu kötü olmasından?

Sanırım bu soruların cevabı için içimden her ikisi içinde evet geçiyor.

Geçmiş samimiyetti, yardımlaşmaydı, az ile yetinmeydi, küçük şeylerden büyük mutluluklardı, içinde kendimizi gördüğümüz Yeşilçam’dı, dinlediğimiz türküler ve arabeskti. Sevdayı mektup satırlarına ilmek ilmek işlemekti. Sobalı evlerde yer yatağıydı. Geçmiş bakkallarda veresiye defteriydi, çocukların sokak aralarında oynamasıydı.İş ilişkilerinde güvendi, dayanışmaydı. Geçmiş basitti.

Tabi her şey yerli yerinde değildi, yoksuzluk vardı, kötüler vardı ama bunlara karşı koyacak bir mahalle vardı.

Şimdilerde ise bir kargaşa hakim. Herkes bir yerlere yetişme telaşı içerisinde koşturuyor, koşarken üzerinden geçtikleri çarpıp düşürdükleri önemli değil.

Kimse doğru düzgün yaşamıyor  -mış gibi yapıyor. Mutluymuş, huzurluymuş, eğleniyormuş, önemsiyormuş, duyarlıymış, insanmış… Gece maskeler düştüğünde acı gerçeklerle karşılıklı oturuyorsun ve sana senin hayatın koca bir yalan diyor, o yüzden hep bir özlem duyuyorsun. Mektup yerine mail atıyorsun – gerçi o bile kalmadı- sesini duymak yerine standart mesajlar yolluyorsun. Her an ne yaptığını, ne yediğini, ne içtiğini, ne giydiğini gösterme ve beğenilme ihtiyacı hissediyorsun. Kendin olmaktan çıkıp başkaları için yaşıyorsun, daha doğrusu yine -mış gibi yapıyorsun.

Kendine kağıttan evler yapıp sonra bu evin yağmurdan, rüzgardan etkilenmemesini bekliyorsun. Beklentin gerçekleşmeyince dahada mutsuzlaşıyorsun. Ortada güven duygusu yok, samimiyet yok ama bencillik ziyadesiyle var. Başkasının mutsuzluğundan, başarısızlığından haz duyma var. Ön yargılarla örülmüş duvarlar var. Yeşilçam yok, entrika ve şiddetin kol gezdiği büyük ekranlar var. Full HD izliyorsun bir ihaneti, bir cinayeti ve derin bir oh çekip memnuniyet duyuyorsun. Vicdan?

Sana karşılıksız bir şey yapıldığında şüphe duyuyorsun, iyiliğin içini boşaltmışız çünkü. Her yerde nefret, kin ve düşmanlık, çocuk ölümleri, kadına şiddet. Heyhat !

Bu sevgisizlik ikliminde sevmek, iyi kalabilmek bir başkaldırı niteliğinde devrimsel hareket.

Geçmişe özlem duyuyoruz ama zaman makinesi icat edilmedi. Peki eylemsiz mi kalacağız? Hayır, içimize bakacağız, bakıp insanlığımızı hatırlayacağız.

Ne düşünüyorsun ?

6 puan
Artı oy Eksi oy

Derin Rüya

Zamanın Birinden Bir Zamanlar