Zirveden indi mi tutkular?
Umutlar, hayallerin en üst mertebesi…
Çürüdü mü bir yıllık, eskimiş, taze umutlarınız?
Hayat yine bir yüzünü gösterip diğerini gizledi mi?
“Alıştık artık!” dedik mi tatlı niyetine tuzlu gözyaşları üzerine?
Yine sona yaklaştık mı, bir diğer hikayeye ramak kala?!
Yine mi yanıldık, kandırılmamayı öğrenmemize rağmen!
“Bu sefer başka!” dedik mi, başkalaşmış kimseciklere?
Açmayagör yüreğini yüreğine yakın gelene.
Çünkü ezbere bilir o seni, senden öte…
O yüzden bekletir amaçlıca seni, amaçsızca kendini.
Bırakıp gidemez ki bir el etmeden sen…
Seni senden iyi bilene verme elini,
Bakmayagör derin derin kendisine ait olmayan bakışlara.
Dokunmayagör sana iyi gelen kalbe…
Yanaşmayagör tutkulu ruhların kör heveslerine.
Gitmeyegör bilinmeyen yollara, görülmeyen yüzlere…
Açılmaya gör o kalp denen okyanusun dışına
Saklar seni ardına, kanatır yine senin en derin yaranı.
Çırpınmayagör kimsesizcikler denizinde, biri duyar elbet; birinden ziyade
Sen duyarsın da usanırsın ruhunun verdiği mücadeleden.
Anlaşılmayagör bu çılgın dünyada, yerin dibine sokar seni insancıklar
Sen, senden öte vurgun yersin; düşünceden ibaret,
Düşersin zeminden gökyüzüne.
Çünkü gökyüzü değildir uçulmak istenilen:
Bir düzlüktür üzerine yerleşilen, kalabalıklaşan.
Çünkü herkes mavidir; gece mavisine dönüşen
Maviden ziyade, maviden öte….
Serdir, sırdır, surdur da fethedilmek istenen
Yine de yukarıda değildir gökyüzü;
Ayakların altında ezilen bir duyguya ait parçacıkların yuvası…
Gökyüzünden öte, gökyüzünden ziyade
Birer gökyüzü olarak fazla yerleşmedik mi dünyaya?
Öldürürken üzerimizde uçuşan kelebekleri, kuşları…
Hayatlar üzerinden vururken hayalleri…
Yine saati dolmuşsa eski düzenin, yeni düzenden ziyade, eski düzenden öte.
Bizsek düzen ve yeni-eski diye adlandırılan duygular
Değişime hazırla bizi o zaman hayat…
Bir sayfa düzeni daha ekle…
Bu sefer kopyala-yapıştır yok!
İşte bu Orijinal kimlik: Kalpten, beyinden,bedenden öte.