Ah be sevdalığı saramayan lakin aşkı yürek yakan sevdiceğim;
Nerelerdesin? Bir gelemedin gitti. Seninle oturacağım rakı masasında sensiz “sen” konulu şarkılarla sarhoş oluyorum. Gözlerinde erimem gerekirken başka, bambaşka gönüllere yağ gibi akıyorum zamanla. O güzel, o narin ellerinle ektiğin çiçekleri kirli ellerin birer birer koparmalarına izin veriyorum. Kızma Bal’ım onların ağır sözlerini kaldıracak takatim kalmadı. Her seferinde o kokusuna aşık olduğun toprağın aldığını söylüyorlar bana. Yalan sevdiğim. Seni benden almak için seni bana unutturmak için yalan atıyorlar çiçekler ekmeye doyamadığın toprağa.
Sen sevmezsin ağlayan erkekleri Bal, affet sol yanımdan gelen bu yaşlara engel olamıyorum. Birer birer dökülüyorlar yastığına. Affet sevdiğim, sevmediğin her şeyi yapar oldum şimdi. Sigara içtim ilk defa iyi geldi sanki. İnan bana başka içmeyeceğim, almayacağım bir daha. Söz sevgilim senin sevmediğin hiç bir şeyi yapmayacağım bundan sonra.
Saçlarına papatyalar takmaya doyamadığım sevgilim git dediysem sana gitmek zorunda mıydın? Seven sevdiğini bırakır mı Bal? Sevmedin mi hiç yoksa? Seni, beni, bizi mi kandırdın o güzel yalanlarınla? Ben bir şey söylemek istiyorum sevgilim. Duyuyorsan beni biraz dinle;
- Sen gideli çok olmadı ama ben seni deliler gibi özledim. Nolursun gel, yalvarırım gel sevdiceğim. Gel bana hikayeler, öyküler, şiirler oku. Gel ki sen bana bir şeyler okurken ellerim saçlarında olsun. Gel ki sevgilim sen göğsümde uyurken ben senin güzelliğinde boğulayım.
Uğultuların kulağımı bu kadar tırmaladığını, bu iğrenç iliklerime kadar hastanenin steril kokusuyla dolduğumu hatırlamıyorum sevgilim. Bir yanımda tıbbi kelimelerle hikaye yazılırken öbür yanımda feryatlar havadaki toza karışıyor. Bir de dışarıdan gelen sesler var. Hasta adları, durumları, tahlilleri…
Sonra sevgilim tıbbi kelimeler, feryatlar, dışarıdan gelen sesler ve o steril koku yavaşça çekip gidiyor benden.
Karanlığa gömülüyorum. Günler, haftalar geçiyor belki. Belki de sadece bir kaç saatten bahsediyoruz. Bilmiyorum sevdiğim.
Uyanıyorum yavaş yavaş. Benliğimi yeniden kazanıyorum sanki ya da yeni doğmuş bir bebeğin bilinçsizce ağlayaşı veyahut kör adamın ameliyatla iyileştirilen gözleriyle Dünya’yı ilk gördüğü an.
Uyanıyorum lakin kimse mesut değilmiş gibi hissediyorum. Yüzüme bakıyorlar bakıyorlar bakıyorlar… Kimseden tık ses yok.
Ve Bal öğreniyorum ki; sen hiç yokmuşsun. Ben şizofreniymişim. Hayalimde üretmişim seni. Sevdiğin sevmediğin şeyleri ben belirlemişim. Seni ben yaşattığım gibi de ben öldürmüşüm. Seni hayatımdan gönderen benmişim. Güzel yalanları ben söylemişim.
Affet Bal.