Anla, gözlerimdeki yorgunluktan anla. Güldüğümde yanağımda oluşan çizgilerden anla. Yorgunum, anlatamayacak kadar sen anla. Anla ciğerime çektiğim nefesin nasıl battığını. Ben anlatamam, sen anla. Konuşamadıklarımı, susarak haykırdıklarımı anla. Kırgınım, anla. Geçmişe dair ne varsa hepsi savruk. Ayakta duramayacak kadar ağır geliyor artık gövdem. 21 gram sanki 21 ton gibi üstümde. Yürüdüğümde sarsılıyor bakışlar. Sendeliyor sanki kaçıyor. Taşıyamam dercesine kaçıyor bakışlar benden. Gitgide solan çehreme değmiyor artık aradığım bakışlar. Güç mü yoksa güçsüzlük mü ağır basan bilemiyorum. Üstüme yapışıp kalan yüzyılın laneti gitmiyor, işledi sanki. Ağırlaştı hareketlerim de birçok şey gibi. Başıma ağrılar giriyor artık. Saçlarım dökülüyor avuç avuç. “Bugün. Bugün değilse yarın.” demiştim. “Bu kızı yeniden büyütmeliyim.” demiştim. Tutulmayan sözler, sanılan hisler…
Gözlerimi kocaman açar bakardım hatırla. Meraklıydım alabildiğine. Böyle değildim. Böyle olamazdım. Gözlerimi kısarak bakıyorum artık biliyor musun ? Yokluğundan mütevellit değil. O gün ne kadar acı çekmiştim hatırlıyor musun ? Boğazımdaki keskin bıçağı yutamamaktan mütevellit değil.
Konuşamıyorum artık. Yazmak daha elzem. İki kelimeyi bir araya getiremiyorum. Söylenecek tüm sözler söylenmiş gibi sanki zamanında. Hiç dikkate alınmamış, sonuçlarını çekerken de bağırılıyor gibi ısrarla “ Bana zamanında böyle bir şey söylememiştin !”. Hayır, çok kez söylemiştim. Göstermiştim. Söylesene göstermesem de söylemesem de ne fark eder ? Hiç mi tatmadı yüreğin insaniyeti ? Hiç mi görmedin can çekişen korunmasız çocuğu ? Görmezden geldim. Çok kez görmezden geldim. Hayır senin için değildi bu kendim için. Yüzüme çarpılan gerçekleri, basılan damarlarımı, çok kez harlı ateşin dumanını çeker gibi nefes alıp verişlerimi görmezden geldim evet. Kırgın bana içimdeki ben. “Neden ?” diye ağlıyor biliyor musun ? “Neden yaptın ?” diyor. Hiç acımamışsın kendine. Hala acımayacak mısın ? Herkese gösterdiğin bitmek tükenmek bilmez merhametin bir kendine mi yetmiyor ? Dönüp bakmaya yüreğin mi yok yoksa ? Geç kaldın. Çok geç.
Ama hayır yine de. Yine de kalkacaksın ve dimdik duracaksın karşılarında. Uzandığında gövden gömülüyor belki yattığın yere. Belki sırtından başlayarak çekiliyorsun aşağı. Yutuyor seni zemin, toprak, yer altı ve belki magmaya kadar indin farkında değilsin. Belki oradaki külleri çekiyor ciğerin nefes diye. Çırpınıyorsun ya, çırpındıkça da batıyorsun hala. Yine de durmak yok der gibi çırpınıyorsun. Daha da dibe batmak için çaba sarf ediyorsun sanki yeterince dipte değilmişsin gibi.
Seni sen olduğun için sevecek bir sen varsın belki de yanı başında. Seni de ancak sen toplayabilirsin. Bunu çok iyi bildiğini biliyorum.
Sabaha karşı kimse yokken yalnızca kuşlar olur piyasada bilirsin. Hani serçelerin arasında karga sesi de duymuştun hatırla. Belki hayat bundan ibaret. Karar ver. Serçe kalacak mısın ? Karga olacak kadar yandı mı yoksa canın ? Bence daha yanacak canın var. Gidecek yolun, çekecek nefesin.. Hayatına girip çıkacak insanlar var daha, izlemediğin tonla film ve okumadığın onca kitap. İçine işlemeyen şiirlerin ahını alarak mı gideceksin buralardan ?
Her insanın bir dönüm noktası vardır. Kimi izlediği bir film, okuduğu bir kitap, duyduğu bir söz ya da yaşanan bir kriz anı. Benimki tam olarak nerede başladı bilmiyorum. Uzun vadede acıttım ben bu benliği. Doğduğumdan beri süregelen kısır döngü ve değiştirmek adına verilecek radikal kararı veremeyecek kadar kırık cesaret.Her şey bu denli elimizde, bu denli iki dudağımızın arasındaki sözdeyken neden zorlaştırma taraftarıyız bilmiyorum. Yeterince kaybettik. Yeterince reddedildik. Bunlardan korkan insanlar değiliz, biliyorsun. Biz herkes gibi değiliz, biliyorsun. Kaybedecek neyin var gururdan öte ? Onu da yakıp yıkmadılar mı ? Parçalamadılar mı hoyratça ? Bu kırgınlık, bu öfke ile daha neyi bekliyorsun ki ? Kime ve neye bu merhamet ? Kendine değil. Bu aşikar.
“Keşke herkes gibi olabilsem.” dediğim anlar. Sonrasında bu yaşanmadığı için gurur duyduğum daha kısa anlar.
Titreyen ellerim ve gitgide kısılan gözlerim. Ağlarken gözlerim kısık olur hep benim, bilirsin. Acıyı görmek istemediğimden, tenimden koparılan etlerin kanını izlemek istemediğimden belki. Belki de kimse beni görmesin diye. Ben görmeyince onlar da görmez diye.
Bizi yaktılar, yıktılar biliyorsun. Döktüler, savurdular belki inkar etmiyorsun. Direnmeye çalıştın fakat direncin de kırıldı fark ediyorsun. Bu bir yeniden doğuş hikayesi değil. Kimse umutlanmasın. Herkes yerinde kalsın, beklesin. Ben geleceğim. Döneceğim günü beklesin. Dağıtılanlar dağıtıldığı yerde kalacak. Hiçbir şeyi toplamaya niyetim yok, inkar da etmeyeceğim yemin ederim.Yalnızca sen varsın bundan böyle. Sen ve senin içindekiler. Geniş haliyle sen. Toparlan, kelebek. Toparlan çünkü başka çaren yok biliyorsun. Ayakta kalmak zorundasın. Seni kimse tutmayacak. Senin tutacakların var çünkü.
Neydi o şiir ?
“ Seni dağladılar değil mi kalbim ? “