Silahlar ,lebler ve gözler sana doğruldular !
Dışarıda-
Akşamleyin ağırlaştırılan karaltı
Koyulaşan renginden ton atıyor
ağaç köklerine.
Zifirden kâbuslar öğle vakitlerinde kalıyordu.
Karanlık elbiseler içinde hareket halinde
İnsanlar sicim gibi olsalarda seçiliyordu
Sonra geri çekilirlerdi.
Zaman makarasında ileri geri dönerdi kaset
Siz aynını yapardınız-
Aynını yaşardı her kabile
Uğultular silahlardan daha canlı bitirir-di işi
Senin dizelerini siper edip kendilerine
Namluya senin ırkını gösterirlerdi
Gelecek günler uzakta
Gelecek yıldızlı geceler ucunda ırkının
Irkın kainatta suç gibi
Tek bir ırksın tek bir kişi
Karanlığın içindeki kör noktalardan sızan köstebek
Tehditkar bir tarihle asar sesini !
Buğulu sislerin dolaştığı civarda
Birkaç hane daha çökerdi dizler üstüne
Muhitte:
Meteliğe kurşun atan ışıklar
floresanlardı !
Pervazlardan içeriye haykıran,poyraz savaş
çıldırmış,
Kılıcını iki dizeye çekmişti
Dünya !
Solucan deliği bulduğunu sanmıştı
Zavallı.
Hayatının sonunda-
Yanılmak izidir :
Ölümün !
İçeride-
Mum alevine kanatları çarpmış bir kelebek ,
Beton zeminlerin küflerine yapışıyordu can çekişerek !
Bunlar boğaz kurutucu ögelerdi
Kalkıp amonyak kokulu dehlizden geçip
Su doldurman gerekiyordu ;
Gırtlağından geçen dikenli tellerden içeri.
Bir köşenin karaltısına sinmiş düşman
Ensende gezerdi !
Adımlarından cayardın-
Akabinde
Kaybettiğin ilk şey akıldı !
Şehrindi – patlamalarda canı yanan !
Ellerin diz kapaklarında bulundu-
Çöktüğünde yere.
Çemberin içinden geçen uğultular kesilince
Bir bir uzaklaşan adımları sayman tükenince
Kendini hücrenin içinde buldun!
Kıskıvrak
-Kıstırılmış yaşamın gibi-
: KADER DEMİR