Devrim denilince akla gelen ilk şey aslında bi ideolojiye bağlı değişiklik, baş kaldırı oysa devrim kökten değişikliktir.
işte en büyük devrim sevgisizliğe karşı olandır. Sevgisizliği değiştirip sevgiyi kucaklamaktır. Aslında her insan sevgi doludur hatta her varlık.
Hayatımızdaki olumsuzluklar, aksilikler, dramlar, yoksulluklar veyahut sahip olduklarımız bizi bir nokta da kilitleyip o sevgiyi unutmamıza sebep.
Oysa sevgi her şeyi aşabilecek kadar büyük. Ademoğlu ya bunu düşünemedi ya da düşünmek istemedi ne geldiyse başımıza bu sevgisizlikten geldi.
“Sevgi bir ülkedir sınırları olmayan” derdi bi şair hakikatten öyleydi koca bi ülkeydi sevgi sınırsız sonsuz.. Sevgiyle varolmalı insan.
İnandığımız her şey ( ideolojiler,düşünceler, insanlar, hatta bir ağaç bile ) bizi yanıltabilir oysa yanıltmayacak tek kavram sevgidir. Celalı Cemal’e çevirmediğimiz sürece celladın ta kendisi biz oluruz. Suni’nin Alevi’yi sevmesi, Yahudi’nin Müslüman’ı sevmesi, Müslüman’ın Hristiyan’ı sevmesi.. hadi hep beraber düşünelim gerçekten hayat sevgiden ibaret olsaydı, nasıl olurdu? Evet çok güzel olurdu savaşlar olmaz, çocuklar ölmez, insanlar üzülmez, din kavgaları sürmez dünya yaşanılabilir bir yer olurdu .
Peki o zaman biz neden sevgisizliğe karşı direniyoruz neden her şeye sevgisizlikle bakıyoruz. Düşünelim, bir çiçeği severek büyütürsek o çiçek daha da güzelleşir, bir hayvanı severek beslersek o hayvan daha sadık olur. Bu duygusuz, akılsız varlıklar bu tepkileri verirken bir insanı sevince ortaya çıkan sonucu görmek mi zor olan yoksa alışıla gelmişin dışına çıkmak mı ? Değiştirelim, devrim yapalım o sevgisizliği sevgiye dönüştürelim. İnanalım sevginin her şeyi kucaklayacak kadar büyük olduğuna inanalım insanları dinlerine, ırklarına, renklerine göre sevmeyelim insan oldukları için aynı hücrelere aynı duygulara sahip olduğumuz için sevelim. Sevelim ki dünya yaşanılabilen bi yer olsun.
Dünyanın çivisi çıkmış diyoruz oysa o çivinin neden çıktığını sorgulamıyoruz sevgi olmayınca can yakıyoruz ama dönüpte bunu düzeltecek erdemi göstermiyoruz. Ya hayatı önemsemiyoruz ya da önemsediğimiz hayatı farklı yapı taşları üzerine inşa ediyoruz. Her ihtimal de yanlış yapıyoruz.
Mevlana der “Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın.” Kaçımız hayata geçirdi o sevda yüklü ustanın sözünü, kaçımız sevmeye çare aradık ? Biz sevmemek için bahaneler ürettik, sevilmemek için de çareler. Sevmek yaşamaktır. Yaşamı unutan insan sevgisizlikle kucak kucağadır. Ve son söz şu ki sevmek en büyük sanattır.
Suni’nin Alevi’yi sevmesi, Yahudi’nin Müslüman’ı sevmesi, Müslüman’ın Hristiyan’ı sevmesi..
Ufak bir yazım hatası var. Doğrusu şöyle olacaktır : Sünni’nin Alevi’yi sevmesi, Yahudi’nin Müslüman’ı sevmesi, Müslüman’ın Hristiyan’ı sevmesi..