‘Aşk; kelime değil bir cümledir. Kurmak içinse, özneyle yüklem değil, iki yürek gerekir.’
Çok güzel bir şekilde anlatmış ‘Can Yücel’ bize aşkı. Bu kadar etkili anlatılabilirdi sadece bir kelimenin uçsuz bucaksız anlamı. Aşk dediğimizde insanlar farklı tepkilerle bakarlar yüzümüze. Kimi ilk defa duymuş gibi, kimi mutlu gözlerle, kimi pişman gözlerle, kimisi de gözleri yaşlı bir şekilde. Neden diye soracak olursak eğer; bu kelimenin insanlarda hep farklı bir izlenimi, düşüncesi, hissi veya yaşantıları olmuştur. Çok zor bir kelimedir aşk. Âşık olmak bu kelimenin anlamını bilmekten daha kolaydır. Kolay gelen her şey sonradan zordur aslında. Bir sokakta yürüyorsun yanından onlarca insan geçiyor ve ansızın bir kişinin yüzüne, gözlerine, adım atışına, sesine takılı kalıyorsun; bu çok nadir olan ve kolay olan bir olay takılı kalmak. Takılı kalmak dediysem eğer bu istemsiz bir şekilde vücudumuzun tek bir noktaya yönelmesi sadece oraya odaklanmasıdır. Her şey kalbe yönelir az önce ne oldu, biz ne yaşadık, bize ne oluyor dercesine bütün organlar ve uzuvlar kalbe yönelir. Çünkü hiç alışılmamış, rastlanmamış bir şey oldu az önce. O kadar farklı bir his ki bu her şey aksadı. Bambaşkalaştık bir anda. Neyse âşık olduk ama bilmiyorduk bunun bu kadar acı verecek bir şey olduğunu. Gördüğümüz kişiyi tekrar görmeye çalıştık, her gün aynı saatlerde karşılaştığımız yerde olduk. Kaç gün geçti ama onu orda bir daha göremedik ve bu süre zarfında ne uyuyabildik ne yemek yedik ne de yaptığımız şeylerden bir haz duyabildik; bomboş bir şekilde geçirdik onca zamanı, boş zamanın dolu tarafı ise her an düşünmek oldu. Aylar geçti hala göremedik onu ama her gün, her an yüzü de gözleri de gözlerimizin önündeydi. Aylar sonra farklı bir yede karşımıza çıktı ve biz bugünü hep bekledik, bugün için çabaladık. Karşısına çıktık aşk dolu gözlerle anlattık tutuklu kaldığımız o anı ve sonrasını ama ne yazık ki onun da bir kalbi var onunda bir hayatı var. Bizim cümlelerimize karşı söyledikleri şunlardı: ‘ben aşkı çok iyi bilirim ve bunu gözlerinde de gördüm hissettim bunlar şu an benim hayatımda olan insana karşı hissettiklerimin ona karşı yaşadıklarımın aynısıydı. Biliyorum bu seni çok üzecek ama benim hayatımda biri var çok üzgünüm, kusura bakmayın’ dedi ve arkasını döndü gitti. Peki bize ne oldu biz zaten ‘hayatımda birisi var ve bende ona aşığım’ dediği anda yıkıldık ama bunu belli etmedik çünkü hiçbir şey değişmeyecekti. Bu anda başladı işte acımasız bir şekilde acı veren hisler. Neden, niye, nasıl diye diye yürüdük sokaklarda, yağmurda, soğukta. İçimizde umut kalmadı ki bir açık kapı bile kalmadı bunun ihtimali bile söz konusu değil. Aşk güzel şey sevgiden öte bir duygu ben insanları seviyorum, annemi, babamı, kardeşlerimi, dostlarımı seviyorum ama o kadına âşık oldum; ben onu sevmedim ki, tanımadım ki, kimdir nedir bilmiyorum sadece adını öğrendim sayıklayıp durdum kendi kendime ama nafile. Aşk böyle bir şey işte sevgiden üstün sevgiyle arasındaki tek bağ var o da kalp ikisini de kalple yapıyoruz. Tanımadık, oturup konuşamadık, o kulaklarımda çınlayan sesini doya doya duyamadık; kısaca anlattı, konuştu ve gitti. Evet haklıydı söylediklerinde elden bir şey gelmezdi ama kalbe söz geçiremiyoruz. Açıklayamadım bunu kalbime; ey kalbim sen bir imkansıza âşık oldun, olmaz ne yapalım boş ver unut diyemedim desem bile anlamayacaktı. Ben bu şekilde yaşamaya devam ettim yaşamak denilirse eğer buna. Kendi kendime dedim ki ben bu âşık olduğum kadınla birlikteyken bir başkası gelse bana ona söylediklerimi söylese ne yapardım ve kendimi sorguladım. Bu şekilde kendime acı çektirerek kopmaya çalıştım bu duygudan.
Peki başarabildim mi?
Aylar geçti hala aklımda. Düşünüyorum olur bir tarafı yok, açabileceğim bir kapı yok. Bu şekilde işe gittim, okula gittim, yemek yedim, uyudum ama yaptığım hiçbir şeyden haz almadım. Bir an bile yüzüm gülmedi. Aşk şarkılarında buldum kendimi, hayaller kurdum, mutlu oldum keşke dedim ama hayaller de hissettim bunları. Çıkıp gelse beni bulsa dedim ama olmazdı biliyordum. Bunu anlamaya başladım yavaş yavaş. En sonunda kendimi karşıma aldım ve konuştum. Ey kalbim anlat bana ne hissettin ve hissediyorsun şu andedim anlattı ve dedi ki; ben bugüne kadar böyle bir şey ne hissettim ne de duydum şu an ise durumum hiç iyi değil bazen tık tık tık diye atarken bile yoruluyorum oysa benim görevim bu bunu bile yapmak istemiyorum dedi. Ne güzel anlattı benim anlatmak istediklerimi evet yorulmuştum bende sıkılmıştım, bıkıp usanmıştım bu şekilde yaşamaktan ama hayat devam ediyordu. Ve ben anlattım bunu kendime. Sen bir imkansızlığın içine düştün burada da gün geçtikçe kendini bitiriyorsun. Olmayacak bunun farkındayız kendimizi bu çukurdan çıkaralım dedim ve bunu sevgiyle yapacaktım. Sevdiğim insanlarla, sevdiğim hayvanlarla, sevebildiğim her şeyle. Karar verdim ve bundan kurtulmaya başladım. Aylarımı, yıllarımı aldı ama kurtuldum. Aşkımı sevgiyle tedavi ettim, sevdiğim şeylerle mutlu olmayı başararak başardım. Seviyorum her şeyi hayatı, insanları, hayvanları, yağmuru her bir şeyi seviyorum.
Evet arkadaşlar sevin sevilin ama imkanız aşklara bulaşmayın. Aşkın imkansızı mı olur demeyin. Aşk mutluluk veren sevgiye sevgi ekleyen bir his ama imkansızlıkla birleşince nefes almaktan bile sıkılacağınız bir şey. Anlamak çok güç anlatmakta öyle. Ben aşkımı sevdiğim insanlara, yağmura, dostlarıma en çok ta evimizin arkasında ki dertleştiğim, ağladığım teselli bulduğum, halimi hatırımı soran o gül ağacına. İmkânsızlık karşısında imkân aradığım ve bulduğum bir olaydı bu. Evet amacıma ulaşamadım imkansızlığın içinde bir imkân bulup imkansızlıktan kurtardım kendimi.
Aşk bir hastalık ilacı ise maşuk. Eğer maşuk sizinle olamazsa en kötüsü de imkansızsa hiçbir kimse ona çare bulamaz. Kimse onu teselli de edemez tedavide; yalnız sevgi hariç. Sevgi her şeyi çözecek olan, her şeyi değiştirecek olandır. Mutsuzum deme, huzursuzum deme, umutsuzum deme sadece sev: gerisini düşünme!
in Denemeler