Işıkların çığlıkları duyuluyor hafif rüzgarla beraber. Gece, karanlığıyla saklamak istiyor bu sesleri ama yapamıyor. Başaramıyor. Başarsa bile ay var avazı çıktığınca bağıran. Evet ay. En iyi sırdaş aslında. Size bir sır vereyim, yıldızlara sakın anlatmayın hiçbir şeyi. Sır vermeyin onlara. Çünkü bir yıldızdan fazla arkadaşı olan başka birşey tanımadım ben. Ama ay öyle mi? Anlatın ona tüm içinizden geçenleri, tüm sırlarınızı. Diğer insanların duyamayacağı çığlıklarla bağırın ona. Dökün içinizin artık kaldıramayacak olduğu tüm yükleri. O anlar sizi. “Deli deliyi görünce değneğini saklar.” derlerya hani. O misaldir bu da. Ay da anlatamaz derdini kimseye. Sizin bağırmanızı hiç yadırgamaz o. Çünkü o da bağırıyordur her gece sonsuz karanlığa doğru. Bunu da sadece ayın derdinden yaşayan insanlar bilir. Anlaşılmamanın, derdini anlatamamanın veya karşısındakinin bunu anlamamasının. Bu sebeplere bağlı olarak gelen yalnızlığın. Çünkü ay delip geçiyordur karanlığı ne de olsa. Normal görünür etrafa. Bunu sorgulayan, onu anlamak isteyen, veya kendi derdini anlatmak isteyen kimseler bilir sadece ayın da aslında dertli olduğunu.Herkes gece gökyüzüne, aya bakıp içindeki çığlıkları gözyaşları ile atmazki dışarı. Bunu yapanları da ay duyar sadece ayı da bu insanlar. Bu insanlarda bir elin parmaklarından azdır belki de.