in

Fazla Hissetmek Hastalığı

İnsanlara kalan son umudumla tutunmuştum ona… Hala birbirini dinleyen, anlamaya çalışan ve tanımak isteyen insanların var olduğunu düşünerek.

”Evet” dedim beni tanımak istiyor, içimi görmek istiyor bir nebze…

Beni çözer, düğümler, hafifletir, derinlerdeki iç yangınıma su serper dedim bir bardakta olsa.

Oysa 5 dakikalık molasına sığdırmıştı beni. Sanırım anlama güçlüğü var ben de. Geç anladım…

Beklediğim sadece içsel bir buluşmaydı, tutkulu bir aşk, duygusal bir bağ değildi. Ne demişlerdi; insan sevilmekten çok anlaşılmak istiyordu…

Son bir hayal kırıklığıydım ben oysa ki… Son’a gitmişim, son’du. 

Artık insanlara olan inancıma gümüş bi kurşun sıkıp, kan kaybına bıraktım kendimi. Dafa fazlasına gücüm yok, daha fazla kırılmaya, incinmeye gücüm yok…

Yalnızdım ben , kendi kendime yetmeyi biliyordum. Ne diye hayal kırıklığı koleksiyonuma bir yenisini eklemiştim sanki? Bir nebze anlaşılmak, dinlenmek bir kaostu, olmamalıydı.

Pişman değilim, umutsuzum…

Yalnızlaşmak için insan tanıyorum ve ne kadar haklı olduğumu görüyorum.

Fazla görmek, fazla hissetmek benim hastalığımdı. Ne kadar fazlaysam, o kadar azalıyordum… 

Teşekkürler tanıdığım yabancılar!

Ne düşünüyorsun ?

0 puan
Artı oy Eksi oy

Bir cevap yazın

Aslında herkes öldürür müydü sevdiğini?

Hürriyetin Gölgesinde