yüreğimin en orta yerinde
ışıktan mahrum bir afrika menekşesi
yaşamaktan aciz
can vermekten hâllice
kimi zaman ışık alıyor delicesine
kimi zamansa gömülüyor karanlığa istemsizce
ondan dolayıdır belki de
ne kuruyor çaresizce
ne de büyüyebiliyor özgürce
anlatacaklarım var ona
kahvenin içine atılan tarçının verdiği hoş kokuyu
komşunun vitray camlarını haftada bir silişini
ikinci el kitabın yaşattığı mutluluğu
medeniyetin sadece bıçakla yemek yemek olmadığını
sevilmenin sevmekten daha zor oluşunu
ve
sevilmeyince kalbinde oluşan sancıyı
insanın en büyük düşmanının insan oluşunu
ama
insanı en çok öldürenin sivrisinekler olduğunu
evde demlenen çayın son bardağına yetişmenin zaferini
dünyanın en rahatlatıcı sesinin su sesi değil de
onun senin için atan kalbinin sesi olduğunu
sarılınca tüm acıların dindiğini
hayvanların da ağlayabildiğini
ve bunlar gibi yüzlercesini
anlatacağım ona
anlatırken arkada hiçbir zaman son bulmayan bir fon müziği
peşimizi hiç bırakmayan
hiçbir zaman açıklanamayan
tik tak
tik tak
tik tak…