Senin adın yoktu sen doğduğunda
bir sessizlik olmuştu odada
ya ikincisi de olsaydı
Sardılar seni beyaz yün örtülerle
üzerine mavi boya dökülmüştü
kumaş boyası
Bir kırmızı çizgin vardı sen doğduğunda
Kapı eşiğine çekilmiş kırmızı bir çizgi
eşikte oturmak bile uğursuzdu
VE SEN ÇİZGİYİ GEÇTİĞİN GÜN
bir eve atmışlardı seni,
genel bir stüdyo daireydi, çift yataklı
oda arkadaşlarının adı yok
Bir spot ışığı tutmuşlardı üstüne sen doğduğunda
altında kaldığın gölge bile yetmemişti o ışıktan kaçmana
Mavi bir nazar boncuğu iğnelenmişti koluna
bir gün tamamen yok olduğunda
FAZLA CESARETLİ OLMUŞTUN SEN
fazla cesaret neydi ki
Sen her seferinde 20’lerden kalma elbiseni giyip
yatakta otururken bir ömür
her şeyin yoluna gireceğini umut edersin
Ama çoktan yemin etmiştin sen
ölmüş keman yayının mezar taşı üzerine
“SESSİZ KALACAĞIM
BENLİĞİMDE BİR DELİK AÇILANA KADAR
VE O GÜNDEN SONRA BİLE
SADECE GÖLGELER BİLECEK SESİMİ”

