istasyonu belirsiz bir trene binmişim
saat gece iki kırk beş
hava soğuk; dilimde bir barış manço şarkısı
“bir ben var ki benim içimde, benden öte benden ziyade”
gidiyorum
burnumda is kokusu
kulağımda rayların tıkırtısı
öylece durmuşum inmeyi bekliyorum
bir bilene mi sorsam diyorum
bu yolun sonunu
ama sonra vazgeçiyorum
kendi kendime duraklar uyduruyorum
kalbinin sesini dinleyebilme durağı
sevdiğini korkmadan söyleyebilme durağı…
üzgünüm ya da bir ihtimal kırgın
suskunum ya da bir ihtimal yorgun
mutsuzum ya da bir ihtimal umutsuz
sonra tren duruyor birden
yolumun bittiğini varsayıyorum
yarım kalan düşüncelerimin mahmurluğuyla
atıyorum kendimi dışarı
karşıdan karşıya ilk kez tek başına geçen bir çocuk edasıyla
bir sağıma bakıyorum bir soluma
kimseler yok tek başımayım
sonra hangi durakta olduğuma bakıyorum
zamanın dışına çıkabilme durağı
Son zamanlarda okuduğum en anlamlı en yazılardan biri. Kaleminize, ağzınıza sağlık çok güzel olmuş