in ,

Karen Horney’den Çağımızın Nevrotik Kişiliği

Nevroz… Belki de çevremizde çoğu zaman duyduğumuz ama tam manasıyla bilmediğimiz bir kelime olabilir bu terim. Bu kitap analizinde de biraz bu terimden bahsedip belki de artık duyduğumuz zaman bu terim hakkında ne düşünebileceğimiz konusunda biraz bilgi sahibi olmaya çalışacağız. Öncelikle yazardan başlayacak olursam Karen Horney Alman kökenli Amerikalı bir psikanalist. Diğer psikanalistlerde olduğu gibi Karen Horney de Freud’un yolundan gitmeyi tercih etmiş ama bazı konuların üstüne kendi fikirleri ve deneyimleri doğrultusunda eklemeler yapmıştır. Horney’e göre de zaten psikanalizi bu anlamda statik bir düzeyde tutmak yerine geliştirmek önemli ve gereklidir. Bu anlamda Freudyen bakış açısından biraz saparak kişiliğin ve bahsedeceğimiz nevrozun oluşumunda kültürel etmenlerin belirleyici olduğunu öne sürer. Gerçekten de toplumların kültürleri ve alışkanları, neyi önemli görüp görmedikleri normallik anlayışlarında farklılıklar yaratır. Bu anlayış farklılıkları da kişiliğimizin belirlenmesinde biyolojik faktörlerin yanında başka bir ölçüt olarak kendini gösterir. Karen Horney de kitapta bu kültürel öğelere değinerek farklı kültürden insanların aynı olaya nasıl farklı tutum ve tepkiler geliştirebileceğini örnekler üzerinden bize anlatıyor. İşte bu noktada nevrozun oluşumunu da “var olan kültürlerde yaşamını sürdüren insanların bu kültürlere mahsus örüntülerden sapması” dahilinde ortaya çıkabileceğini vurguluyor. Kültürlerdeki alışılagelmiş davranışlara anormal ve aykırı düzeyde karşılıkların olması nevrozun anlaşılmasına olanak sağlıyor. Horney bu sapmalara kişilerin çocukluğundan gelen ya da yetişkinlikte ortaya çıkan yüksek düzeyde kaygıların sebep olduğunu ve kişinin bu kaygıyla uzlaşma girişimlerinin bu ruhsal rahatsızlığa sebebiyet verebileceğini söylüyor. Horney’e göre kişiler kaygıdan kaçınmak için mantığa uygun kılmak, inkar etmek, uyuşturmak ve kaygıyı uyandırabilecek durumlardan kaçınmak gibi savunma mekanizmalarına başvururlar. Kitap bu kısımlardan sonra nevrotik bireyin kaygıyla hangi yollarla baş etmeye çalıştığını ve kişiyi kaygıdan koruyan araçların ne olduğunu duygusal yakınlık ihtiyacı, boyun eğme, güç ve geri çekilme üzerinden detaylı bir şekilde anlatarak ilerliyor. Kitabı okurken kendinizle de benzer birçok davranış ve düşünce eğilimi göreceğinize eminim o yüzden bu noktada kendimi sorgularken de yararlandığım bir kitap oldu ve ben de acaba şu noktalarda biraz nevrotik olabilir miyim ? dedim kendime :). Dil ve anlatım bakımından terminolojinin çok az olduğu ve kolay anlaşılır bir kitap olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Psikanalizin biyoloji ve dürtüsel güçlerinden çıkıp biraz daha halka inen, kültürel ve sosyolojik bir bakış açısı görmek ve kendinizi tanımaya biraz daha yaklaşmak istiyorsanız herkese öneririm….

Keyifli okumalar..

Ne düşünüyorsun ?

8 puan
Artı oy Eksi oy

Bir cevap yazın

Gece

İlgisiziz