*Hayatta çok ezilmiş,tüketilmeye çalışılmış insanlar vardır,biride benim.Ne yazık ki hep kaybedilmiş ve hep kaybedilmeye mahkum görüşü olan bir toplumda büyüdüm.Kazanmayı sadece bazılarının alkış ve tebriğinde sanan insanlar,kazanmanın hazzını bırak,kaybetmenin şerefini bile yaşayamamış toplumda büyüdüm.Büyüdüm diyorum ama sadece fiziksel olarak beni onlar küçük gördü,en çok da ben böyle gördüm kendimi..Şimdi atış bende,onlara diyorum ki:”Siz kaybettim sanıyorsunuz ama aslında ben kazanıyorum.”ölünce anlaşılır genelde senin yazdığın bu olgular.
*Günümüz insan uygarlığının yaşamdaki en bela virüsü yancılar,yalakalar bir başka deyişle;”Dalkavuklar”.Bu sanat olmuş bir kavram olmaya başladı.Özellikle iş sektöründe hemen hemen herkes tecrübe sahibidir.Yalan ve samimiyetsiz övgüleri güzel bir dille karşı tarafı yalaklanarak bir kademeye ulaşıp,kendi yalak müdür makamına gelişini kutlar.Ben asla olamadım,benim dilim küçük yaştan beri kabul etmedi böyle şeyleri, şimdi düşünüyorumda iyi ki kabul etmedi,öyle sahte bir imparatorluğu idare edemem kendi kendime darbe yapardım.Şimdi sizlere şunu söylüyorum:”Dalkavukluğun dalını kırıp,kavuğu başımıza alıp hüküm sürme zamanı gelmedi mi?”
*Son olarak ben hep matematikteki şu “x”gibi hissettim kendimi.Hani hiç bilinmeyen ve bulunmayı beklenen ama ona kendi yolumazla değer verip geçiştirdiğimiz.Ben bu hayatta asla bilinemeyeceğim tam anlamıyla ve sizin verdiğiniz değerlerle kendimi bulunmuş gibi hissetmeyeceğim de.Bulunmayı da beklemicem,ben koca bir “x”olucam ve beni her şeyimle bilene gideceğim ve o bana en büyük değeri verecektir.Ben onun için hiç bilinmeyen değil hep bilinen olacağım.