“Hafifim şimdi, uçuyorum şimdi, kendimle baş başa görüyorum kendimi, şimdi bir tanrı dans ediyor bende.” Söylesene Nietzsche insan kendiyle baş başa olmak zorunda mı? Tanrı mı veriyor bu yalnızlığı bize biz mi inşa ediyoruz yoksa yaşamımıza ? Bunun cevabını en sevdiğim yönetmenlerden biri olan Nuri Bilge Ceylan hemen hemen her filminde bizlere bir şekilde cevabını vermeye çalışıyor. Genel olarak filmlerinde ait olduğun yere aslında ne kadar uzak olduğunu anlatmaya çalışıyor. Ait olmasa bile ait hissetme zorunluluğu insanı bitiriyor. Bir zaman sonra yalnız dediğimiz insanların aslında yalnızlıklarını kendi inşa ettiğini ve bu yalnızlık sonucunda sürekli kendini suçlamaya başladığını açık şekilde görüyorum. Asıl önemli soru, oraya kendini nasıl ait hissettiği insanın. Bu sorunun cevabı şu şekildedir zannımca; İnsan aradığını bulamadığı yere kendini ait hissedemez sadece kendini kandırır aslında olayların altında yatan en büyük neden bu bence. Bu yüzden çıkıyor bütün sorunlar. İnsan aradığını bulamadığı için yalnızlaşıyor, uzaklaşıyor ve “öteki” oluyor. Aslında her şey birazda “öteki” olmakla başlıyor. Toplumda herkes kendine göre kendi isteğine göre çevresini, arkadaşlıklarını, eşini bulsa hiçbir sorun çıkmayacaktır zannımca. Mutlu görünüp mutsuz olmanın da temel sorunu budur. “Sevdiğiniz insanları düşünüyorsunuz, ama daha derine inin, sonunda sevdiğinizin onlar olmadığını göreceksiniz, siz bu sevginin içinizde yarattığı duyguları seviyorsunuz.” Der Nietzsche haklıdır da çoğu insan belli nedenler yüzünden etrafında olan insanları sevdiğini düşünür, biraz düşünse aslında sadece aynı yerde aynı eylemleri yaptıkları için aralarında bir etkileşim kurulur. Oysa birbirlerine göre değillerdir. Yalnızlığın en temel nedenlerden biridir bu. Yalnız kalma endişesiyle aslında kendimize yaptığımız en büyük kötülüğü yapıyoruz. İnsanlığa da yaptığımız en büyük kötülüğü yapıyoruz. Herkes birbirine göre birini bulsa inanın hayat daha mutlu daha iyimser bir hal alacaktır. Böylece “öteki” diye bir kavramımız kalmayacaktır. Hayatın, dünyanın ne kadar güzel ne kadar umut dolu olduğunu hep birlikte anlayacağız. İnanın bana günün birinde bu olacaktır.