Ah Şu İnsanlar…
Küçüklüğümden bu yana insanların kalp kırıcı sözlerini işittim durdum.İki gün önce can ciğer olan insanların ertesi gün sizi tanımaz olduğunu farkettim ve ardından kendime şu sözü hatırlatıp durdum “İnsanlar hep değişir.”(Tabi sonra söylemeyi bıraktım) Belki de herkes hayatının çoğu yerinde bu dediğim sözü işitiyor fakat benim demek istediğim klasik bir cümleden öte.
Bazen gözlerim kör olmuşcasına bulunduğum anı değerlendiremiyorum.Örneğin aslında komik olan bir anı korkunçmuş gibi algılayabiliyorum.En azından algılayabiliyordum.Eskiden.Belki şimdi de öyle algılıyorumdur ama farkında değilimdir kim bilir?Asıl anlatmak istediğime gelirsem küçükken farketmediğim bir hissi fatkettim.Bana karşı olan büyük nefretin sahibinin aslında benden ölümüne hoşlandığını.Evet kulağa oldukça garip gelebilir ama devam edelim.Çok eskiden sınıfımdaki bir çocuğun hoşlanma belirtilerini duymuştum.Elbette erkek karşıtı biri olarak umursamamış hatta biraz da aşağılayıcı konuşmuştum.Daha sonra bu hareketim üç yıl boyunca bana karşı sarf edilen aşağılayıcı sözler olarak geri dönmüştü.O zamanlar öyle kırılırdım ki.İnsanların neden üzerime geldiklerini anlayamazdım.Özellikle o kişinin sözleri en ağırı olurdu.Şimdi şimdi anlıyordum.O zamanlar beni üzen şeyin aslında önceden kırdığım bir kalbin yansımasıydı.O zamanlar bunun farkında değildim fakat şimdi neredeyse eminim.
Şimdi burda anlattığım olayı dısardan incelersek küçük bir çocuğun kim bilir ilk hoşlantısıydım yani tamamen iyi davranmak üzere kurulu zihnin hayalindeydim.Sonrasında kendime yakıştırmadığım bir davranış içinde bulunup bu hisleri elimin tersiyle ittim ve bu davranış karşımdaki insanın değişmesine neden oldu.Peki burda bir soru sormalıyım kendime sırf ben ona kötü davrandım diye mi değişti?Eğer cevap evet ise sorun daha büyük.Karşımızdaki insanları istemeden de olsa biz mi değiştiriyoruz?Davranışlarımızın yansıması mıdır insanların bu denli değişimi?
Peki başka bir açıyla bakalım.Şu an da aranızın bozuk olduğu birini hayal edin.Mesela benim için oldukça yakın bir arkadaşım…Uzun zaman önce yaptığı bir davranış beni kırmıştı.(Hani benim benden hoslanan kişiye yapmam gibi.)Ardından ters davrandım ve birbirimizden uzaklaştık.Yani tamamen görüşmeyecek duruma geldik.Bulunduğumuz konumlar da bu konuda oldukça bizi destekler bitelikte olduğundan uzunca süre yolda dahi karşılaşmadık.Daha sonra ben sıkıldım ve bir adım attım.Barışma yönünde küçük adımlar.Daha sonra ise arkadaşımın konuşmaları tamamen değişmiş ve kendine ait olacağından şüphe ettiğim bir yığın söz etmişti.Ama bu işte terslik yok mu?Benim kırdığım çocuk birkaç söz için üç yıl gibi süre zarfını bana zehir etmişti,onu tek seferlik kırmama rağmen o beni onbin kere kırmıştı.Peki şimdi arkadaşımla benim aramda olan olayda kırılan taraf benim. Öyleyse benim kırılan taraf olmam onu üzmem için verilen bir hak olmalıydı değil mi?Bu durumda kırılan taraf değil de kıran taraf değişmiş oldu.O zaman kıran taraf kırılan tarafın verdiği kırgınlık tepkisinden kendine pay biçip değişebilir?Ama kırılan kişi de karşısındakinin yaptığına karşılık vermesi gerektiğini düşünüp çabalıyor ve kötüleşiyorsa kırılan biri için de değişmek haktır?Bu durumdan şöyle bir sey çıkarabiliriz.İnsanların değişmesinde kırgınlık gibi hisler sebep olmuyor fakat istek gibi bir faktör devreye giriyor.Yani insanlar kalplerinin acısından ziyade isteğini seçiyor.Aslında bunu şöyle anlatabilirim.Ailenizden kendinize en yakın hissettiğiniz kişiyi düşünün.Sizin tüm öfkenizi,ağır sözlerinizi işitiyor,yokluğunuzu tadıyor,kavga ediyor yeri geliyor ama bir türlü size bakışı değişmiyor değil mi?Peki bunu oturup uzun uzun düşündüğü için mi yapıyor yoksa sözlerinizi gale almadığı için mi?Bence ikisi de değil.Sizi sevdiği için vazgeçmiyor gözlerindeki ışıltı.O zaman insanlar severse değişmez mi?Elbet bu soru aklımı uzunca bir süre kurcaladı.Beni seven bir insan ne olursa olsun değismez gibi fikre kapıldım.Kapıldım diyorum çünkü gerçek olmayacak kadar masalsı.Hani sonsuza dek mutlu yaşadılar ile biten sözler gibi komik.Eğer sevgi insanları bu denli etkileseydi dünyada boşanma diye bir şey olur muydu?Sonuçta evlenen insanlar birbirlerini sevdiğini iddia eden kişiler değiller miydi?Ne oluyor da ayrılıyorlar?Klasik sözler “Seni tanıyamıyorum artık!” Bu söz her şeyi anlatıyor.Yapamamak.Belki de insanlara sen değiştin diye etkieti asarken gerçek yüzlerinin bu olduğunu bilmiyoruz.Pardon bilemiyoruz.Cünkü insanız ve bu hayat boyunca yaptığımız hiçbir şeyden kesinlikle emin olamayız.İçimizde hep bir soru isaretleri,fitneler dolaşıyor.Bu saydıklarım karşımızdakinin de içindedir fakat biz bir türlü göremeyiz.Bazen görmek de istemeyiz ama çoğu zaman karşımızdakinin bize kendini anlattığı kadar tanırız.
O halde sözlerimi toplayacak olursam insanlar kendini değiştirerek ne karşısındakinin sözlerine alınıp bunu yansıtıyor,ne kırdığınının üstünü örtüyor ne de başka bir amaç güdüyor.İnsanlar yine bize bahşedilmiş olan bencillik denen o his ile davranıyor.Yani ne bizim yaptıklarımız ne de bizim hislerimiz etkiliyor.İnsanlar kendi bildiklerini okuyor.Aslında ilk başta söylediğim “İnsanlar değişir” sözünü söylemeyi bırakmamın sebebi de budur. “İnsanlar asla değişmez,sadece kalplerinizi kandırır.” Tab siz yine de sevin insanları ama asla güvenmeyin.Çünkü insanlar kalplerini nankör şeytana açmayı severler.
Kalplerinizi lekeli insanlardan uzak tutmanız dileğiyle.
Öneri Müzik : Hislerim-Serhat Durmuş,Zerrin
RSG