in

Pembeler Diyarı

Bir hayal alemi kurarız çocuklukta. Pembeler, beyazlar ve maviler ekeriz toprağın en masum köşesine. Siyah yıldızları görünür kılmak için vardır hep. İnanmaya inanırız. Çünkü inanırsak imkansız diye bir şey yok sanırız.

Bu muydu içimize beklentiler koyan hayat? En acı nutuklar peş peşe. Olumsuzluk ekini her köşesine sindirmiş işte! Sindirmiş ki inan-mayalım, sev-meyelim, gül-meyelim, unut-mayalım. Sahi kusursuz hayatlar yoktu bu cehennemde değil mi? Peki niye kusursuzluğa ulaşmaya çalıştı insanoğlu? İmkansızlıklar mı bizi bu cazibeye kaptıran? Olabilir. Tek taraflı düşünceler mi  yoksa korkularımız mı bizi daha dibe çeken?

Siyahın asaleti ben büyüyünce parladı. Korkuyorum, korkuyoruz. Köpek gibi hem de. Kaybetmekten, yok olmaktan, sevilmemekten… Şu olumsuzluk eki virane hayatlar yarattı ya işte! Kimse güvenmedi önce. Güvenmeyi bilemedi. Güvenen, güvenmeyenden öğrendi siyahı. Beyazın içine siyahı pat diye koydular. Lakin kimse görmedi. Ben, benler… Güven yok olunca aşklarda yoktan oldu, sevgi de. Kimse ne beyazı umursadı ne de siyahın asaletini. Griyi arafa koydular, ne siyaha ulaşabildiler ne beyaza. Öyle yoktandık işte!

Ne düşünüyorsun ?

0 puan
Artı oy Eksi oy

2019 Oscar Aday Adayı 25 Animasyon Filmi

Neydi ki?