Unutulmuş rüyaların başkenti
Kimseler uğramamış sokaklarına.
Bir otel odasında yarı uykulu
Kendi kendine konuşan sarhoşluklar,
Gökyüzünde başı dönen bulutlar ve
Dışarıda incir ağacının gölgesinde dinlenen ihtiyar
Ölümü düşlüyor.
Sabaha karşı kaybedilen umutlar
Meşru kılıyor aşkı bütün yüreklere.
Daha belli değil uzak yarınlara kimlerin gideceği.
Geçmişin gün ışığı yakıyor gözlerimi,
Her bir hatıra salınıyor uçurumda.
Kötülüğün evrenselliği içlerine işlemiş
Topraktan ölü çiçekler yükseliyor.
O koca koca yıkıntılar arasında
Ruhları kara gecenin kalbinde hapsettiler.
Nasıl yaşanacak peki bundan sonrası?
Sonrası yoktu.