Aslında Pazar gününün yükü çok ağırdır.
Koca bir haftayı sığdırır kalbine
Hayatın bahtsızlığına takılıp esmerin hasretiyle ölenler hep pazara sığınır.
Pazarın evinde,
O sıcak şöminenin başında öyle bi’ dalıp giderler ki fark etmezler sigaralarının parmaklarını yaktığını.
Sonra Pazar geceye varır
‘Ah o Pazar geceleri’ dersin.
Yıldızlar ayrı bi’ parlaktır gökyüzünde
Ölüm çok tatlı gelir o anlarda.
Ve tam da o anlarda başlarsın binbir çilenin merdivenlerini arşınlamaya.
Elinde yarım bardak çay ve boğazındaki düğüm düğüm yenilgiyle Pazarın Pazartesiye vardığı gün doğumuna doğru gidersin.
Yeni başlangıçlara,
Küllerinden tekrar doğmaya.