Ne çıkar yürekten konuşsak, beyinden solusak
O limana, bu kulübeye sığınsak ne çıkar….
Ne çıkar kalplere dokunup, içindeki şahsiyete yetişemesek…
Ne çıkar korkarak sokakları yürüsek ,ev yapsak yolları…
Ne çıkar sevgiden gitsek sevgiye düşsek ne çıkar…
Ne çıkar sadece adımızı bilip hikayemizden kaçsak,
Ne çıkar kulaklarda çınlamak için avaz avaz bağırsak…
Ne çıkar nefes olup acının ciğerini tekmelesek…
Ne çıkar insan olma ihtimalimizi düşünsek, düşünmesek ne çıkar.
Ne çıkar dua dilesek güvenden…
Belirsizliklerden sıyrılsak, kırgınlığımızı boşvermişliğe çevirsek ne çıkar
Öfkemizi dinginliğe soyutlasak, hüznümüzü umursamasak ne çıkar
Yüreğimize kıvrılıp uyusak, kabuslarla uyansak sonra ne çıkar..
Eski kendimizle tanışsak, yeni geçmişimizi okusak, mazimizin üstünü çizsek, çizmesek ne çıkar !
Ne çıkar bir kapıyı aralayıp, diğerini kapatıp sıyrılsak açık kapıdan
Ne çıkar dayayıp merdiveni bulutlara gökyüzünü dolaşsak,
Ne çıkar dirilsek öldükten sonra, doğup büyüsek ne çıkar !
Ne çıkar tomurcuklanıp çiçeğe dursak sonra da kurusak birden, saksımızı taşa çevirsek ne çıkar…
Ne çıkar ağlasak gözlerimizi, kurutsak ne çıkar!
Öldürsek kalbimizi, koştursak ayağımızı kabrimize doğru
Yitip gitsek ruhumuz canlı kalsa rüyalarımızla
Yaşam denen olta avlasa bizi canımızdan
yok olsak hayatın hayasında var olsak ne çıkar…
tükürsek kanı ciğerimizden kussak içimizdekileri
çıkarsak meydana gerçekliğimizi çıkarmasak ne çıkar !
Utansak dünümüzden, yarınımızdan alıp merkese bugünümüzü
kaçıp kurtulsak varlığımızdan yokluğumuzdan, yaşayıp ölsek ne çıkar.