1. “Ben diyorum ki ona :- Kül olayım
Kerem gibiyana yana
Ben yanmasam, sen yanmasan
Biz yanmasak,
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa…”
(syf 23)
2. “Ve kadınlar,
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,
ince,küçük çeneleri,kocaman gözleriyle
anamız, avradımız,yarimiz.”
(syf 41)
3. “Ne güzel şey hatırlamak seni,yazmak sana dair.”
(syf 46)
4. “Ne güzel şey hatırlamak seni.
Sana tahtadan birşeyler oymalıyım yine:
bir çekmece
bir yüzük,
ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.”
(syf 47)
5. “En güzel deniz:
henüz gidilmemiş olandır.
En güzel çocuk:
henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz:
henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz:
henüz söylememiş olduğum sözdür.”
(syf 49)
6. “Bana kendimden başkasıyla konuşmak yasak.”
(syf 53)
7. “Ve tıpkı o eski,
acıklı hikayelerdeki
yalınayak, karlı yollara düşmüş,yetim bir çocuk gibi bu yürek… ”
(syf 53)
8. “Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum.”
(syf 56)
9. “Sende; ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini,
Sende; ben, kumarbaz macerasını keşiflerin,
Sende uzaklığı,
Sende; ben, imkansızlığı seviyorum.
Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine
Ve kan ter içinde, aç ve öfkeli,
Ve bir avcı iştahıyla etini dişlemek senin.
Sende, ben, imkansızlığı seviyorum,
Fakat asla ümitsizliği değil…”
(syf 66)
10. “Bir de ekmeği son lokmasına dek yemeyi
bir de ağız dolusu gülmeyi unutma hiçbir zaman.”
(syf 68)
11. “Analardır adam eden adamı
aydınlıklardır önümüzde gider.
Sizi de bir ana doğurmadı mı?
Analara kıymayın efendiler.”
(syf 74)
12. “Koşuyor altı yaşında bir oğlan,
uçurtması geçiyor ağaçlardan,
siz de böyle koşmuştunuz bir zaman.
Çocuklara kıymayın efendiler.”
(syf 74)
13. “Karlı kayın ormanında yürüyorum geceleyin.
Efkârlıyım, efkârlıyım, elini ver, nerde elin?
Ayışığı renginde kar, keçe çizmelerim ağır.
İçimde çalınan ıslık beni nereye çağırır?”
(syf 76)
14. “Yedi tepeli şehrimde bıraktım gonca gülümü.
Ne ölümden korkmak ayıp, ne de düşünmek ölümü.”
(syf 77)
15. “Çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
Seyir defterini başkası yazsın.
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman.
Beni o limana çıkaramazsın.”
(syf 86)
16. “Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda,
budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda.
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril,
koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil.
Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var.
Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul’a.
Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul’u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.”
(syf 87)
17. “Memleket mi, yıldızlar mı,
gençliğim mi daha uzak?
Kayınların arasında
bir pencere, sarı, sıcak.”
(syf 76)
18. “İlerdeki güzel günler
beni görmeyecek onlar
bari selam yollasınlar
geberiyorum kederden.”
(syf 88)
19. “Yürümek iyiye, haklıya, doğruya
Dövüşmek yolunda iyinin, haklının, doğrunun
Zaptetmek iyiyi, haklıyı, doğruyu.”
(syf 90)
20. “Henüz vakit varken, gülüm
Paris yanıp yıkılmadan,
henüz vakit varken, gülüm,
yüreğim dalındayken henüz,
ben bir gece, şu Mayıs gecelerinden biri
Volter rıhtımında dayayıp seni duvara
öpmeliyim ağzından
sonra dönüp yüzümüzü Notrdam’a
çiçeğini seyretmeliyiz onun,
birden bana sarılmalısın, gülüm,
korkudan, hayretten, sevinçten
ve de sessiz sessiz ağlamalısın,
yıldızlar da çiselemeli,
incecikten bir yağmurla karışarak. ”
(syf 94)
21. “Bir Üsküdar balkonunda gruba karşı demlenir gibi
Bir akşamüstü, Laypzig’te, tramvay durağında
Tadını çıkara çıkara,yudum yudum kederleniyorum.”
(syf 99)
22. “ama yaprak dökümüne rastlamak yine de burar içimi
hele bulvarlarda yaprak dökümüne
hele kestaneyseler
hele çocuklar geçiyorsa oralardan
hele güneşliyse hava
hele iyi bir haber almışsam o gün dostluk üstüne
hele o gün sancımıyorsa yüreğim
hele sevdiğimin beni sevdiğine inanıyorsam o gün
hele o gün insanlarla ve kendimle aram iyiyse yaprak dökümüne rastlamak burar içimi
hele bulvarlarla yaprak dökümüne-hele kestaneyseler.”
(syf 102)
23. “Kimi insan otların, kimi insan balıkların çeşidini bilir;
Ben ayrılıkların.
Kimi insan ezbere sayar yıldızların adını;
ben hasretlerin…”
(syf 103)
Henüz Vakit Varken Gülüm – Nazım Hikmet
Yapı Kredi Yayınları
Pingback:viagra