O’nun isminin anlamlarından birisiydi Ay Işığı..Birkaç farklı anlamı olmasına rağmen bunu seçmiştim. Neden peki ? Cevabı gerçekten büyülü. Bizi birbirimize sımsıkı saracak olan ilk bağ buydu. Büyülü iki sözcük..
Kendimi,hayatımı ve varlığımı adayabileceğim birisi olacaktı. Bunu çok kuvvetli bir şekilde hissediyordum. Ve öyle de oldu. Üstelik çok kısa bir sürede…
O’nu tanımadan önce de hobimdi geceleri Ay’ın parlaklığına hayran kalmak. Çünkü Ay,Güneş’in aksine ‘gecenin sessiz ve derin karanlığını dağıtmadan parlayabiliyordu’…
Gecenin karanlığı huzur veriyor fakat bu derin karanlığın boğucu bir yanıda var. Tıpkı içimde yaşadığım hayatın karanlığı gibi. Bu karanlık dünyamda yeteri kadar huzur vardı ama bir şeyler eksikti. Farkındaydım,tek başına huzur bana pek bir anlam ifade etmiyordu. Sadece yetinmeyi öğrenmiştim. İhtiyacım olan,hayatımın siyahını dağıtmadan ‘Aydınlık’ kalacak birşeydi. Beni tamamlayacak bu değerli parçayı nerede bulabilirdim ? Ya da bulabilir miydim ? Hayatımda uzun süre geçmesine rağmen bu soruların cevaplarına ulaşamamıştım. Aslında ulaşmakta istemiyordum. Doğru parçayı bulduğumu sanıp karanlık iç dünyamın tamamı ile dağılacağından korkuyordum. Tek sahip olduğum,pek bir anlam ifade etmeyen o huzurumu da kaybedemezdim…
Hayatımın her anında kaygılarım peşimi bırakmaz. Takılı kaldığım ve hiç bitmeyen düşüncelerimle birlikte. Az seviyede de olsa her insan bunları barındırıyor aslında. Fakat bende ki bu durum normal seviyenin biraz üstünde. Bu normal seviyenin üstünde olan durum sürekli beni rahatsız edip yorulmama sebep oluyor. Mutlu olduğum anlarda bile. Olumsuzluk ihtimali imkansıza yakın olsa dahi kaygılarım her zaman bir yolunu bulup kulağıma fısıldamayı başarıyor.
-Birgün inanılmaz birşey oldu…!
Karanlık dünyama aydınlık olabilecek birisi mi çıkmıştı karşıma ? Üstelik siyahımı dağıtmadan ? Ve sürekli parlayabilecek ? Gerçekten bunları başarabilecek tek kişi O’ muydu ? Çok kısa sürede bu sorularımı kendisi cevapladı. Büyülü olan o isminin anlamı ile birlikte kendisini karanlığıma dahil edip parlamaya başladı. Artık O benim için “Gecenin derin ve sessiz karanlığını dağıtmadan parlayabilen Ay Işığıy’dı”…
Adını bilmediğim çok kuvvetli bir bağlılık hissediyorum. Bu bağlılığı tam olarak anlatmaya yetmeyecek olsa da “ruhlarımız birbirine önceden aşina..” ifadesini kullanabilirim.
Duygularım ile bağlılığım artmaya ve yoğunlaşmaya başladıkça kulağımdaki fısıltılarının sesini arttıran birisini duymaya başlıyorum evet bu o ‘kaygılarım’!
En kötüsü de bazen kaygılarım ile aynı fikirde olmak.