Şayet bir gün, olur da açılırsa kapım sen tarafından, eşikte yeşermeye başlar kırlarım. Yürüyeceğin yola serilir rengarenk çiçekler. Hangi mevsimde gelirsen gel bereketlenir topraklarım. Kasımda çiçek açar şeftali ağaçları. Kışın üşütmez kar, mor salkımlı dalları. Gelirsen eğer büyütürüm bıraktığın körpe fidanları. Gözlerinle aynı renk kuşlar salarım göğe. Adını verip tutsak ettiğim kelebekler kavuşur özgürlüğüne.
Senin için sıraya koyduğum şarkılar dökülür sessizliğe. Biri bitip diğeri başlar çılgın bi hevesle. Biriktirdiğim manzaralar yolunu gözler bi kare olsun girip poz verelim diye. Sana topladığım gölgelikler engel olur gözüne vuran güneşe. Gökyüzü en güzel mavisini giyer içimiz açılsın diye.
Yokluğunda senden bahsettiğim satırlar seni görünce sitem eder kelimelerimin yetersizliğine. Yarım bıraktığım şiirler tamamlanır göz bebeklerinle. Sol elim titrer durur, gidemez bir adım öteye.
Gelirsen eğer gece nedir bilmez yüreğim. Karanlıklara ışık olur yüzün. Gürültüleri susturur tek bir gülüşün. Kalabalıklar dağılır, yollar tenhalaşır, dünya bir anlığına dönmeyip oyalanır.
Sen, gelirsen iklimler yeşile çalar, mevsimler bahara coşar. Yeryüzünde yalnız kalmış bir çalıkuşu sevdasına kavuşup mutluluğa kanat çırpar…